Paylaş

“Biz masumiyetimizi kaybettik. Eskiden kötülüğü bilmezdim, kötüyü bilmezdim, konuşmazdım. Bu kadar çok okuyan ve bilen biri de değildim. Şu an çok okuyorum, güya çok biliyorum. Ama sürekli kötülüğü ve kötüleri konuşur oldum. Kötülük de yapıyorum. Aynı toplumda yaşıyoruz, yaşanan değişimlere bir şekilde uyum sağlıyoruz. Eskiden böyle değildik, masumduk. Aptal değildik, ama masumduk. Galiba yalın kalmak bizim için daha iyiydi.”

Değerli bir büyüğümden ayak üstü dinlediğim ve faydalandığım bu cümleleri paylaşmak istedim.

Okuyalım, sorgulayalım, araştıralım, analiz edelim tabi ki ama bunu yaparken her şeyi çözmüşüz edasına kapılıyoruz ve asıl bilmemiz ve yaşamamız gereken değerleri atlıyoruz. Mesela herhangi bir konuda bir işin “ehli” olma ya da “ehline sorma” kavramını kaybettik. Neden soralım, yazarız internetteki arama motorlarına, okuruz, seyrederiz ve öğreniriz; artık “biliriz”… Halbuki ilim her daim yitiğimizdir bizim. Sürekli aranması gereken bir şeydir. “Buldum” dediğimiz anda ilerleme durur. Bulduğumuzu sandığımız şey genelde ya hakikatin çok küçük bir parçası olur ya da aslında büyük bir yalanın ipucu.

Bakara Suresine adını veren olay malum: Çözülemeyen bir cinayet üzerine inananlardan bir kurban kesmeleri istenir; ama insanlar “Nasıl bir kurban” diye sora sora bulunamayacak derecede zor bir hâle gelene kadar zorlarlar Musa’yı (a.s.). Halbuki inanç ne kadar da basit bir şeydi, sade ve kolay anlamında basit; fakat biz onu ayrıntılara boğduk ve asıl meseleleri hep es geçip faydasız ayrıntılara takıldık. Bidat olarak çıkardığımız binlerce uygulamayı bile kendi içinde kategorize edip durduk: Bid’at-i hasene, bid’at-i seyyie vb.

Farklı konular gibi görülebilir ama hayatımıza giren her ayrıntıda yaşadığımız itikadi varoluş krizleri, gerçek anlamda ilerlememize ve inancımızın bizi cennete götüreceğini müjdelediği salih amellere ulaşmamıza engel oluyor.

Herhangi bir konuda herhangi bir platformda bir iki satırlık gönderi veya birkaç tane fotoğraf ile tüm hayat anlayışımızı değiştirebilir hale geldik. Bağlamından koparılmış videolarla, sözlerle zihinlerimizin “bilgi” bombardımanına tutulup hayatımızın allak bullak olmasına izin veriyoruz.

Evet, artık daha çok biliyoruz, her türlü bilgiye bir iki dakikada ulaşabiliyoruz; ama hangisinin doğru bilgi olduğunu, hangisinin manipülasyon olduğunu ayırt etmek için ciddi bir zaman ve emek ayırmamız gerekiyor. Zaman ise bu çağda “acaba”lara ayıracak kadar çok değil, hiçbirimizde.

“Sadelik, varılabilecek en son hedeftir.”

Chopin


Kapak: Ivelin Radkov

Yazmak iyi geliyor. Müziğe ve şiire ilgim var. İşim dışında herhangi bir alanda uzmanlığım yoktur. Yazılarım sadece birer yorum, çok da anlam yüklemeyiniz. Aslen Erzurum, doğma büyüme Ankaralıyım. Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunuyum. Şimdi Bursa'dayım. Geçinmek için memur olarak çalışıyorum. Evli ve bir oğul babasıyım. Hayattaki tek amacım insan kalabilmek. Kişisel gelişimciler kızmasın, somut bir amacım, hayalim ya da beklentim yok bu hayatta. Burası gurbet, neyi isteyip de elde etsek uçup gidiyor burada.

Yorum yap