Paylaş

Dünyanın neresine bakarsak bakalım, her bölgede görülen İslam karşıtları tarafından Müslümanlara yönelik yapılan eylemler gün geçtikçe artar bir biçimde devam ediyor. Batı’nın eski gücünü kaybetmeye başlaması, kimliğini dengesiz hale getiriyor. Batı toplumları ırk, din ve cinsiyet açılarından büyük dönüşümler geçiriyor. Geri kalmış ülkelerden ve özellikle Müslüman coğrafyalardan yeni gelen göçmenlerle demografik yapı bozuluyor. Pek çok yeni etnik ve dini grup görünür hale geliyor. Yerli Hristiyan nüfus azalırken, Müslüman nüfus hızla çoğalıyor. Bu gelişmeler karşısında Batılı insanlar kendilerini güvensiz ve tedirgin hissediyor. Kendi kimliklerinin aşındığını hisseden Batılı insanlar, kimliklerini sağlamlaştırmak için sert çıkışlar yapıyor, bütün bunların sebebi olarak gördükleri Müslümanları ötekileştiriyor. İslamafobi ve yabancı düşmanlığı böylece yükseliyor ve yayılıyor. Bugün Amerikalıların %49’u açıkça Müslümanlardan hoşlanmadıklarını ifade ediyorlar. Bu rakam 11 Eylül (2001)’den hemen sonraki kamuoyu yoklamalarında %39’du. Bu tablo Avrupa’da da farklı değil. 11 Eylül (2001) öncesinde Müslümanlara karşı hoşnutsuzluk belli başlı siyasi konular veya figürler çevresinde yoğunlaşırken bugün yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı bu tepki bizzat İslam dinine ve bütün Müslümanlara yönelmiş bulunuyor.

İslamafobideki artışın nedenleri arasında en büyük paylardan birine sahip olan terör örgütlerini ele alabiliriz. Özellikle son on yılda gerçekleşen terör saldırılarında birçok masum insan hayatını kaybetti. Yapılan katliamlar dünya basınında ve yerel basında sıkça yer aldı. Terör örgütleri yaptığı bu saldırılarda İslam adını sıkça kullandı ve yaptığı çoğu eylemi İslam’a yükleyerek Müslümanların birçok insan tarafından terörist ilan edilmesini sağladı. Yapılan toplumsal deneylere incelediğimizde birçok Avrupa ülkesinde Müslümanlar sorulduğu zaman ‘’Onlar terörist’’ suçlamasını rahatlıkla görebilme imkânı yakaladık. Yaşanan olaylardan kaynaklı olarak Müslümanların Avrupa ülkelerinde yaşamları oldukça güçleşti. Bununla birlikte Müslümanlar birçok psikolojik ve fiziksel saldırıya maruz kaldı. Birçok Müslüman öğrenci eğitimine ara vererek bulunduğu bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

Dünyanın dört bir yanında İslam karşıtı gruplar tarafından yapılan eylemler, gerek ön yargılı düşünceler gerek terör örgütlerinin İslam’ı kullanmalarından dolayı önemli derecede artışa geçti. Batıda İslam karşıtı gruplar tarafından yapılan saldırıların bilançosuna bakalım:

( 2016 – 2017 Ocak ) ;

Almanya; Almanya’da bugüne kadar 260 İslam karşıtı eylem düzenlendi. 664 sığınmacı Müslüman mültecinin saldırıya uğradığı ülkede 60’dan fazla camiye saldırı düzenlendi.

Avusturya; 90’dan fazla saldırı

Belçika; Nüfusun %60’ı Müslümanları tehdit olarak görüyor. Müslümanların %71’i kendilerinin terörist olarak görüldüğünü düşünüyor. Hâlbuki FETÖ, PKK, PYD ve DHKP-C gibi terör örgütlerine kucak açan ve teröristlere sahip çıkan ülkelerin başında Belçika yer alıyor. Ülkede 20’den fazla İslam karşıtı saldırı gerçekleşti.

Fransa; Özellikle Müslümanlar ile diğer dine mensup kişilerin karşı karşıya getirilmeye çalışıldığı ülkede 360’tan fazla saldırı oldu.

Hollanda; Hollanda’da bugüne kadar 100’den fazla saldırı gerçekleşti. Bunların 20’den fazlasında ise camiler hedef alındı.

İsveç; 30’dan fazla saldırı

Kanada; İslam karşıtı saldırıların en az rastlandığı Kanada’da bugüne kadar 20’den fazla saldırı yapıldı.

Baktığımızda avuç içini dolduramayacak güçteki terör örgütleri nasıl oluyor da son on yılda bu kadar güçlenebiliyor?

Güçlü devletlerin etkin politikaları karşısında kendisi için bir çıkış noktası bulamayan bazı devletler, terörü engelleri aşmada bir araç olarak görmüşlerdir. Güçlü bazı devletlerin de uluslararası alanda kendi politikalarının işlerliğini kolaylaştırmak ve rakiplerini etkisiz kılabilmek için terörü bir araç olarak kullandıkları görülmektedir. İşte bu nedenlerden dolayı birçok büyük devlet terör örgütlerine önemli derecede maddi yardım ve silah yardımı yaparak terör örgütlerinin güçlenmesine zemin hazırladı. Bunun sayesinde de milletleri; dini ve mezhepçiliği kullanarak parçalamayı başardı ve yine en kârlı çıkanlar bu terör örgütlerine destek veren büyük devletler oldu.

Terör örgütlerine nereden bakarsak bakalım tek amaçları din, dil, ırk, mezhep unsurlarını kullanarak devletleri ve milletleri parçalamak, masum insanları katletmektir. Bir yandan bu olaylar yaşanırken diğer yanda bunları umursamaz bir tavırla takip eden Müslüman kesimi de görmek oldukça ilginçtir. Birçok Müslüman kesim ‘’Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’’ mantığı ile yaşananlara umursamaz ve sorumsuz tavırlarla yaklaşmaktadır. Unutmamak gerektir ki 1000 km uzakta yaşananların önümüzdeki günlerde bizlerin yaşamayacağının bir garantisi yoktur. Burada her birimize düşen görev insanları bilinçlendirmek ve yaşananlardan haberdar etmektir. Bizler uyudukça ve uyutanlar uyutmaya devam ettikçe belki kısa bir süre belki de uzun bir süre sonra mutlaka bu yaşananlar bizlere de yaşatılmaya çalışılacaktır.

Kendim için yazıyorum.

Yorum yap