Paylaş

İnanç temelli bir medeniyet fikrine sahip oldukları için Müslümanlar, dünyada olan bitene mesafeli durmaya ve bir nevi seyirci kalmaya çalışıyorlar(dı). Niyet okuması yapmaya çalışmadan diyebilirim ki, olması gerekenleri gönüllerinde canlı tutmaya çalışarak “olanlardan etkilenen” kesim olmayı tercih ediyorlar(dı). Gönüllü ya da gönülsüz…

İçinde doğdukları ve tarihi köklere sahip yönetim sistemlerinden ve devlet organizasyonlarından sonra yeni tip (demokratik, cumhuriyet vb.) devlet yönetimlerini istemeyerek de olsa kabul ettiler bir yerden sonra. Daha doğrusu isyan etmeyi ve devirmeyi bir yöntem olarak pek de uygun görmeyen yaygın anlayış uyum göstermeyi kerhen de olsa daha uygun gördü.

Aynı tavrı, sosyal değişimlerde de gözledik. Yeni tip aile modeli, kadının konumu, iş yaşamı, çocuk eğitimi ve dahi eğitim sistemi derken siyasal ve ekonomik yapıya entegre olmayı bir zaruret olarak kabul etti(k).

Kapitalizm, Sosyalizm, Liberalizm vb. modern ideoloji ve hayat tarzları ile ilgili öze ait sorunlar yerine, bu yaşam tarzının doğurduğu ekonomik sorunlar bizleri daha fazla rahatsız etmeye başladı. Eleştirmek maksadı ile değinmiyorum; fakat dolar almak caiz mi sorusunun yerini doların yükselmesinin doğurduğu sorunlar aldı.

Hayat, kadim yöntemini yine kullandı ve “şartlarını” sizi sıkıntılar ile döverek kabul ettirdi. Biz de kabul ettik gibi görünüyor.

Esasında yazılarımda bir tarz olarak vazgeçemesem de artık bu yenidünyada insanları Müslüman-muhafazakâr-dindar-laik-modern-sağcı-solcu diye ayırmamayı tercih ediyorum. Çünkü bu yenidünya, eskidünyaya ait olan bu kesimleri birbirinden ayırmıyor ve hepsini aynı potada eritiyor. Erittiği ve yeniden oluşturduğu bu kitleyi aynı yöne doğru yönlendiriyor. Bunun sonucunda inanç temelli kavgalar yerine ihtiyaç temelli kaygılar bu kitlenin ortak özelliği ve paydası oldu.
Allah’ın yasasında değişiklik görülmese de dünya çok değişti ve değişmeye devam ediyor. Bizi de değiştiriyor tabi ki!

Yıllar öncesinde, sesi çok çıkanların pazarladıkları hayal “uzaya çıkmak ve dünya dışı yaşamları keşfetmek” idi. Ay ve Mars en iyi konu mankenleriydi. Dünyaya sığamayanların hedefi bu keşfedilmemiş hayata açılmaktı. Açıldılar da!
Ancak bildiğim kadarı ile aradıklarını bulamadılar. Belki de hiç aramıyorlardı veya olmadığını biliyorlardı. Bilemiyorum. Şimdilerde uzay (bilimsel motivasyonları ayrı tutuyorum) zengin kesimin macera arayışı ve turistik heyecan alanı haline geldi. Uzayın karanlığında parlak dünyayı uzay mekiği camında izlemenin ve yıldızları atmosferin ötesinde izlemenin keyfini çıkarıyor o küçük kesim.

Şimdilerde ise yeni bir durumu daha yaşar olduk. Ancak biraz da ironik bir şekilde. Eskidünyaya (!) ait inançları eleştirirlerken gerçek ile bağdaşmamasını dillendiriyorlardı ve inançları, gerçeklikten kopuşun yolu olmak ile eleştiriyorlardı. Onlara göre gerçeğe tahammül edemeyen zihin gerçek ötesi bir âlem yarattı ve oraya sığındı. Gerçek hayatta ulaşamadığı ne varsa o hayatta var etti:
Arzuları için cenneti
İntikam ve adalet duygusu için cehennemi
Korunma ve sığınma duygusu için Tanrıyı
Yok olacak olma kaygısı için öte yaşamı
Dindar algı, bu nedenle çok eleştirildi ve hâlâ da eleştiriliyor.

Ancak bu yakın zamanda yeni bir şeyi duymaya başladık:

METAVERSE

Normalin Ötesi, Sanal Dünya, Gerçek Ötesi Dünya, Öteki Evren, Cihazlar Sayesinde Zihinsel Olarak Kendimizi İçinde Hissettiğimiz Algısal Evren diyebiliriz Metaverse için.

Bu kavramı duymadan önce İnternet, Hologram, Dijital, Sanal, Medya-Sosyal Medya, Arttırılmış Gerçeklik, Avatar, Bitcoin (Dijital Para) kavramları ile tanışmıştık. Daha doğrusu çoğumuz duydu bir kısmımız tanıştı ve çok azımız anladı. İşte Metaverse’nin temelleri bu kavramlar üzerine kurulu diyebiliriz.

Metaverse ile artık sanal dünyayı görmek ve duymak haricinde içine girip hissedebileceksiniz. Kullanacağınız cihazlar ile gerçek ötesi sanal evrene Avatarınız (eski anlamını bir yana bırakırsak yeni anlamı: grafiksel ve kişisel görüntü) vasıtası ile girebilir, yaşayıp hissedebilirsiniz.

Cennet misali, o evrende var olan şeyler gerçek dünyaya ait olan şeyler gibi olsa da gerçek dünyanın sınırlarına bağlı kalmak zorunda değildir. Facebookta ve Instagramda gördüğünüz bir ortama Avatarınız vasıtası ile gidebilir, başka bir ülkede dolaşabilir, oradaki bir mağazaya girebilir, kıyafeti üzerinize deneyebilirsiniz. Vefat eden sevdikleriniz ile görüşebilir, onlara sarılabilirsiniz. Gerçek dünyada yapabileceğiniz şeylerin daha ötesini orada deneyimleyebilirsiniz.

Sanırım en doğru tabir bu oldu: Deneyimleme!

Sonu ve hatta kısmen sorumluluğu olmayan “Deneyimleme Evreni.” Çok kışkırtıcı ve ayartıcı bir his…

Reenkarnasyon’un farklı bir hali gibi de görünüyor bu duymaya başladığımız şeyler. Sadece artık ölmenize gerek yok. Sahip olduğunuz vizyonunuz ve Bitcoininiz (ya da farklı dijital paralar) kadar yeni bir yaşama adım atabilirsiniz. Karanlık bir mezara girmeye gerek kalmadan bir gözlük ve ona entegre edilmiş birkaç cihaz yeterli olacaktır. Özgürlüğün tanımına dair yeni bir açılım…

Dinlerin gerçeklikten koptuğunu ve gerçek olanın bu dünya olduğunu savunan zihin, cenneti yeryüzünde kuramayacağını anlayınca/ya da kurma niyetinin olmadığı anlaşılınca ve bu fikrin pazar değeri kalmayınca “o cennet” sanal evrene taşındı. Kabul edelim ki, kurması daha rahat ve sürdürülebilir.

Düşünsenize, sokakları size dar gelen ve her gün belediye hizmetlerinden yakındığınız o küçük dünyanızdan sıyrılıyorsunuz ve tropik bir adada, yeni eşiniz ile ve yeni yuvanızda zaman geçiriyorsunuz. Ya da dünyanın farklı metropollerinde istediğiniz semtte evinizin camından dışarıyı izliyorsunuz. Üstelik “O Dünyanın Tanrısı” sizin dijital paranızın hizmetinde. Hizmette sınır da yok.

Cinlerle evlenmek mümkün mü ve hatta caiz mi? Diye tartışmaların olduğu tarihimize yeni bir tartışma dahil olacak: Avatarların evlenmesi caiz mi? Metaverse’deki Evlilik dışı ilişkiler ve yaşamlar haramlık kapsamına girer mi? Bu evrende yaptıklarımız düşünce suçu kapsamına mı girecek? Metaverse’de araba ve villa almak için Bitcoin Kredisi çekmek caiz olur mu? Avatarınızı başkasına satmak veya başkasının avatarını almak uygun mudur? Gerçek hayattakinden farklı bir cinsiyette avatarı tercih ederseniz cezalandırılır mısınız?

Dikkat ettiyseniz daha çok bu evren ile ilgili suçlardan bahsediyorum. Çünkü henüz Dijital Para kullanmak caiz mi? Sorununu çözüme kavuşturamadık. Haram olduğu görüşü daha kabul görüyor. Dolayısı ile haram bir yöntem ile giriş yaptığınız o evrendeki her şey suç sayılır.

Günümüz banka işlemleri Riba kapsamında sayılır mı? Tartışması bitmeden bir de bu sorun çıktı. İyi mi!

İnanç temelli yaşamaya çalışan insanlar 500 yıllık bir gecikmeyle de olsa dünyayı maddesel olarak yeniden anlamaya, anlamlandırmaya başlamışken batı medeniyeti dünyanın maddesel formatının dışında yeni bir dünya kurgulamaya başladı. Sosyal medyada zaman geçiren, sanal oyunlar oynayan, kişisel fotoğraflar paylaşan ve başkasının alımlı fotoğraflarını beğenen ve bunlar için saatler harcayan çocuklarını kurtarmaya çalışan bizler/inanç temelli yaşamaya çalışanlar bahsettiğim yeni yaşam formu ile baş etmeye hazır mıyız/hazırlar mı?

Müslüman zihin(ler) kabul eder mi bilmiyorum; ancak bu sorunlar onlar tarafından çözülebilecek sorunlar değil gibi görünüyor. Zaten bütün ömrümüz birilerinin çıkardığı sorunları çözmekle geçmemeli bence. Çünkü bu soru ve sorunlar tüm insanlığı ilgilendiren soru ve sorunlardır.

Başta dindar zihin olmak üzere insan zihni şunu fark etmelidir: Hali hazırda alıştığımız hayatın temelleri ve üzerine kurulduğu zemin değişti. Bu zemin ve temellerde artık demir, çimento, toprak ve kaya bulunmuyor. Dolayısı ile beklentilerimiz, sağlamlık ve meşruiyet ilkelerimiz anlamını yitiriyor.

Şehir yaşamında dağılmamak için köy derneği adı altında kahvehane açan ve bir arada durmaya çalışan bizden önceki nesil nasıl dayanamadı ise biz ve bizden sonraki nesil de benzer bir süreci yaşayacağız gibi gözüküyor. Çünkü dünyayı kim kurarsa onun veri tabanı ve güncellemesi geçerli olacaktır.

Aydaki ayak izinin yanında el ve alın izinden oluşan secde izi yoktu diye biliyorum. Ya da ben duymadım. Metaverse’de de şu aşamada izimizin olmadığı gibi.

Bu izsizlik sorununu “dijital olan bu evrene adım atmak tehlikeli, kötü, haram, yasak” diye sınırlar koyarak çözemeyiz bunu iyi biliyorum.

Görsel Hakkında: https://www.haberturk.com/olen-kizinin-sanal-gerceklikteki-goruntusuyle-gorustu-2577532

8 thoughts on “Gerçek ile Yüzleşmeye Hazır mıyız?

Yorum yap