Paylaş

Din bir yaşam biçimidir. Din kendi hayatınızda öngördüğünüz kurallar bütünüdür. Esasen din hayatı kullanma klavuzudur. Bu bağlamda dinler ikiye ayrılır. İlahi olan ve ilahi olmayan dinler. İlahi olan dinlerde kuralları yaratıcı koyar. İlahi olmayan dinlerde ise zamanla efsaneleşen bir sistem söz konusudur. Yıllar öncesinin önemli kabul edilen şahsiyetleri tanrılaştırılmış ya da tanrıyla ilintilendirilmiştir.

İlahi dinlerde şirk diye bir kavram vardır. Kısaca şirk:

  • Yaratanı çoklamak,
  • Yaratılanı teklemek.

olarak değerlendirilir. Bu minvalde dinin tam olarak ne olduğu sorusundan çok kural koyucunun ya da otoritenin kim olduğu sorusunun sorulması gerekir. Kaide belirleyici olarak neyi görüyoruz ve gördüğümüz kaideler bize hangi hayatı uygun ve yaşanılır görüyor. İşte cevaplarda bu düşünce akabinde inmeye başlıyor.

Cevap sizin efendim. Sizin hayatınızın kural koyucusu kim? Kural koyucuyu bulduğunuzda işte o zaman dininizle ilgili somut verilere ulaşacaksınız demektir.

Dönelim başlığa. Futbol gerçek bir dindir. Girizgahta bahsettiğim kurallar var ya, evet o tarz kuralları olan bir dindir. Dahası bir yaşam biçimidir. Nasıl ki her dinin kendine özgü kural ve yaşama biçimi var futbolun da öyle.

Bu dinin inananları dünyada olan problemlere duyarsızlar. Açlık, savaş, çocuk ölümleri, kadın tecavüzleri, bu problemler futbol dinine mensup olanları ilgilendirmiyor. Onlar için ana unsur tuttukları takımlar. Gerisi önem arz etmiyor.

Bir dönem Roma’nın yaptığı, mimarisi ile iştah açan kült yapılar olan kolezyumlar, halkın aklını uyuşturup meşguliyeti bu yöne aktarmak ve dönemin Roma’sında oluşan problemleri bu vesile ile örtbas etmek için kullanıldı. Bu amaç çağlar sonrasında da farklı zuhur ediyor mu bilinmez ama güçlü sınıfın halkı kontrol yöntemi denilebilir. Bir nevi uyuşturucu. Güçlü sınıfın halkı sevk ve idare ettiği, para karşılığı sporcu alınıp satıldığı, üzerinden bahis oynatılan büyük bir organizasyon. Kanaatimce modern (denilen) insanı en çok etkileyen etkinliklerden birisi. Artık büyü haline dönüştürülmüş.

Bu sistem üzerinden ülkeler yönetilen, insanları afyonlayıp köleleştiren ve büyük bir pazarın yönetildiği, inananının en fazla olduğu dindir futbol dini.

Oysa ki bu yığınlar bu durumun farkında bile değiller. Amaç 22 kişinin top oynaması ve o topu iki direğin arasından geçirmek istemesiydi, olay VATANDAŞ’IN halktan 15 milyon euro gasp etmesine dönüştü. Başka hangi dinde 2 saatte 10 milyon euro toplanıyor. Ya da başka hangi dinde her 15 günde bir 55 bin kişi toplu ibadet yapıyor. (katılamayanlarda tv veya internet üzerinden)

Dün gece İstanbul’dan Bursa’ya seyahat ederken mola verdiğim tesiste, bir takımın taraftarları avazları çıktığı kadar kendi dinlerini övdüler, methiyeler düzdüler. Maç bitmiş kutlama yapılmış, şampiyon olunmuş ve kaç saat geçmiş ama hâlâ devam. Ciddi bir inanç. Sahur sofrasında ya da katıldığınız iftar programlarında da “Allah’ım olmayanlara da ver” diyebilirsiniz.

Ama unutmayın;

Allah aklını kullanmayanı rezalete mahkum eder.

Selamlar efendim. Umarım sizi rahatsız etmişimdir.

Yazar, çizer, fotoğraf çeker. Çayı sever, evli, bir kız ve bir oğul babası.

Yorum yap