Paylaş

Düşünün…

İlköğretim çağlarından başlayarak  öğretilenleri “ne kadar çalışkan çocuk” desinler diye değil, sadece “yazılıyı geçmek için” de değil kendisine fayda sağlayacağını düşündüğü için öğrenmiş, her zaman belirli bir disiplinle az ama devamlı çalışmış, çevresindeki kötü örneklerin peşine düşmemiş, başka çocuklarda gördüğü ve denemek istediği birçok şey olduğu halde sabretmiş, zararlı işlerden uzak durmuş bir öğrenci sınava girecekmiş.
Yine düşünün….
Hayatını akışa bırakmış, mecbur kalmadığı sürece eline kitap defter almamış, yeri geldikçe hobileri ve kişisel zevklerine göre zaman öldürmüş, arkadaşları ve çevresini kendi geleceğinin önüne koymuş, büyüklerin sözlerine “eski kafalı bunlar” diyerek, kulak asmamış bir öğrenci sınava girecekmiş.

 

Biri sabretmiş, isteklerine sınırlar koymuş, öteki haz peşinde koşmuş.

Biri çalışmış, çabalamış, öteki gününü gün etmiş.

Biri büyüklerin sözlerini tecrübe bilmiş, öteki masal.

Biri kötü işleri teşvik edenleri kendisi için tehdit görmüş, öteki arkadaş.

Biri sınav gününü ve sınanma halini aklından hiç çıkarmamış, öteki aklına hiç getirmemiş.

Biri bulduğu her fırsatı değerlendirmiş, öteki başka zamana ertelemiş.

Şimdi de iki Müslüman düşünün.

Düşünün, düşünün!…

Bunlardan biri sizsiniz, ona göre düşünün!

Sınav gününü yani kıyameti düşünün!

Yaptıklarınızı ve de yapmadıklarınızı düşünün!

Sonra da şu hadis-i şerifi düşünün:
Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören)dir.”
(Tirmizî, Kıyâmet 25. Ayrıca bk. İbni Mace, Zühd 31)

En son olarak da bu ayeti düşünün:
Ey iman edenler! Allah´tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah´tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
(Haşr sûresi, 18)

 


@okumayabak

Yorum yap