Osmanlı Halkının Geleneksel İslam Anlayışı Ve Kaynakları*

Paylaş

Bu başlık bana ait değil. Prof. Dr. Hatice K. Arpaguş’un Marmara Üniversitesi Yayınlarından çıkan eserinin adı. Hatice Hanım ömrünü bu alandaki çalışmalara adamış bir akademisyen. Ortaya koyduğu tavır ve metodoloji herkese örnek olacak cinsten. Günümüzde yaşayan İslam’ın hangi kaynaklardan beslenerek bugüne geldiğini merak edenler bu eseri okumalılar.

Çalışma özellikle 15.yüzyıldan itibaren Anadolu halklarının düşünsel çerçevesini oluşturan ve yaşadığı dünyayı anlamlandırmasına yarayan kaynakları tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

Uzmanlar Osmanlı’da yaşayan İslam’ı ‘halk İslamı’ ve ‘kitabi İslam’ şeklinde değerlendiriyorlar. İşte bahsettiğim bu eser halk İslamı’nın kaynaklarını ele alıyor. Bu kaynaklar hepimizin yakından bildiği eserler. Çoğu 15.yüzyılda tekkelerde kümelenmiş olan kitlelerin eğitimi için özel olarak kaleme alınmış.

Yazıcıoğlu Mehmed Bican’ın (ö.1453) ‘Muhammediye’ adlı kitabıyla başlayan ve Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın(ö.1780) ‘Marifetname’ eseriyle doruğa çıkan on üç eserden söz ediyoruz. Envarü’l Aşıkin, Müzekki’n -nüfus, Kara Davut, Ahmediye vs… Bu eserler en az beş yüzyıl Türkçe konuşulan bütün İslam ülkelerinde okunmuş, bugün de birçok din adamı ve vaiz tarafından kullanıldığından halka telkin edilen İslam anlayışı hakkında fikir veren eserlerin başında gelmektedir. Ayrıca bu eserlerin müelliflerine, kendi ifadelerine göre, rüyada ilham yoluyla yazdırılmış olduğunu da belirtelim. Bu eserlerde konuların anlatımı Kur’an-ı Kerim ve hadis gibi ana kaynakların yanında eski Şamanizm gibi dini gelenekler ile Hind, İran, Yahudilik ve Hristiyanlık etkisinde kalınarak yorumlanmıştır.

Bundan başka söz konusu eserlerde vahdet-i vücûd düşüncesinin derin etkisini görmek mümkündür. Neredeyse mukaddes birer kitap gibi algılanan bu eserler çoğunlukla ruhani menkıbelerden oluşmaktadır. Benim fikrime göre Anadolu halkının elinden düşmeyen bu eserler içinde bulunduğumuz coğrafya insanları arasında maalesef bilimsel zihniyetin ve akli ilimlerin geri kalmasında baş faktördür.

Eserlerin ihtiva ettiği hususları teker teker ortaya dökmek bu çalışmasının amacını da kapsamını da aşar. Yalnız şu kadarını söyleyelim: Bugün halk arasında dolaşan ne kadar gizemli hikaye, efsane, menkıbe varsa hepsinin kaynağı büyük ölçüde bu eserlerdir.

Alemin yaratılışı ve sırları, insanın yaratılışı, kıyamet ve kıyamet alametleri ve daha nice telakkiler… İnsan yaşadığı dünyayı ve aklını meşgul eden soruları açıklamak ister. Bu doğaldır. Ama maalesef olayların efsanevi yönlerinin ve menkıbelerin halk üzerinde daha etkili olduğunu fark eden kişiler halkın dini duygularını istismar etmişler. Böylece oluşan kıssacılık kültürü günümüze kadar yaşayarak gelmiş.

Ömer Faruk

*Osmanlı Halkının Geleneksel İslam Anlayışı ve Kaynakları, Prof. Dr. Hatice. K. Arpaguş, İstanbul 2015

Yorum yap