Paylaş

Kutsal kitapların temeline baktığımızda kutsal kitaplar teknik bilgilerden ziyade daha çok ahlak üzerine çalışan kitaplardır. Genellikle “Nasıl doğru yaşarım?” sorusuna cevap verirler.

Her ne kadar sık sık dikte edilmeye çalışılsa da kutsal kitapları anlamanız için ilahiyatçı olmanıza gerek yok; fakat teknik bilgileri anlamanız için o alanda belirli bir birikiminiz ve bilgi kaynağınızın olması şarttır. Biyoloji teknik bir meseledir.

Burada asıl sorulması gereken soru; inandığınız inancın öğretileri ile bilimin ortaya koyduklarının birbiri ile çelişip çelişmemesi. Tamamen kendi düşüncemi ifade ettiğimi belirtmek gerekirse; bana göre dini metinleri yorumlayan fetvacı beyinleri; dini öğretileri sadece kendi bildikleriyle sınırlı gören, kendi kısıtlı bilgileri ile dini sözcülük yapan, öğretmekten ziyade kendi inançlarının tekelciliği için çalışan din adamlarını aradan çıkarttığımız takdirde hiçbir bilim verisinin kendi inancımdaki ahlak öğretileri ile çatışmadığını görüyorum.

Din ve bilim arasına beton duvarlar örerler; çünkü kendileri o bilgi donanımına sahip olmadıkları için her bir doğru bilgi, onların varlığını zedeleyen ve tekelciliğine son verebilecek potansiyelde olan bir tehdittir. Kendi varlıklarını koruyabilmek için doğru bilgiye, dinlerin sonunu getirecek muamelesi yaparlar.

Hristiyanlıkta, bilim seküler bir dünyanın yol göstericisi iken kilise ise duvarların içine sıkışıp kalmış bir dini inanış, bir ritüeller zinciridir. Bunlar pek anlaşamaz. Papa ne zaman taviz verse bilim adamlarına o zaman bir göz kırpar; fakat din adına her şeyi bildiğini iddia eden insanların tarih boyunca dramı budur. Tanrı adına konuştuklarını zannettikleri için tanrının her şeyini anladıklarına dair bir hayal dünyasında yaşarlar.

Tanrının yaptıklarını en iyi kim anlar ya da anlamaya çalışıyor diye baktıklarında zaten bilim adamlarını göreceklerdir.  Seküler bir düşünce yapısı ile bilim için çalışmaya başlayan birçok bilim adamının ise ‘’tanrının ne yapmaya çalıştığı‘’ konusunda kafa yorma konumuna geldiğini biliyoruz.

Dolayısıyla din insanlarının, ruhban sınıfının, din adamlarının ve bugün maalesef din adına konuşan birçok insanın dini metinlerden anladığı evrimle çelişir.

Fakat dinlerin özü teknik bilgiler ile kısıtlayıcı şeyler içermezler. Birçok geleneksel din adamı ve seküler bilim insanı, bilim verileri ile dini içerikleri çarpıştırmaya çalışırlar fakat çarpışmaz. Çarpışan kendi kısıtlı ve mutlak doğru sandığı tekelci mantıktaki dini görüşleri, yorumlarıdır.

Konuyu özetlemek gerekirse dini metinler biyoloji, fizik, matematik kitapları değil neyin doğru neyin yanlış olduğu veya insanın nasıl manevi huzura erişebileceğini anlatan rehberlerdir. Biyoloji, fizik, matematik iyi veya kötü demez çünkü bilimin işi iyiyi ve kötüyü anlatmak değildir. Bu bağlamda kutsal kitaplarda evrim aramak dini metinlerin varoluş amacına uygun değildir. Eğer dini metinlerde evrimi ve birçok bilim türünü aramaya kalksaydık önümüzde ciltlerce kutsal kitap olması gerekirdi. İşte bu yüzden dini öğretilerin kulvarı ayrı, bilimin kulvarı ayrıdır. Bunları aynı kulvarda yarıştırmak insanoğluna zarardan ve kayıptan başka bir şey kazandırmayacaktır.

 

Kendim için yazıyorum.

One thought on “Kutsal Kitaplarda Neden Evrim Yok

  • 24 Ağustos 2021 tarihinde, saat 12:42
    Permalink

    Harika bir yazı olmuş kalemine sağlık.

    Yanıtla

Yorum yap