(Daha önce de şöyle bir yazı yazmışım, beraber okunabilir: => Aşırı İsraf

Demek ki buraya takılıp kalmışım. Değişememiş, değiştirememişim hiçbir şeyi.)


 

İsraf hayatımızın birçok alanına sinsice yerleşmiş bir hastalık. Günlük yaşantımızda çoğu zaman farkına varmadan bu tuzağa düşebiliyoruz.

Atılan ekmekler, abartılı sofralar, yeni çıkan eşyaların muhakkak bizde de olması için gösterilen çabalar, yığınla alıp hiç giymedeğimiz kıyafetler, içki ve sigara gibi zararlı alışkanlıklar…
Lüks arabalar için çok para harcanıyor, gereksiz kıyafetlere, organizasyonlara çok ciddi paralar veriliyor gibi konulara tepki gösteriyoruz ama işin esası şu ki hepimiz israf ediyoruz. Kimimizin milyonları var ve o ölçüde israf ediyor, kimimizin 45.000TL maaşı var ve o ölçüde israf ediyor.

Bu konuda düştüğümüz temel çıkmazlardan birisi ise, (eğer yapıyorsak) başkalarına da yardım ediyor olmamızı, sadaka veya infakımızı; israfımızı meşru kılacak bir altlık olarak düşünmemiz. Halbuki 1 lira israf etmek ile bir milyon lira israf etmek arasında imkan dışında hiçbir fark yok.

Sürekli eleştiri konusu olan defalarca umreye veya hacca gitmekle, her yıl pahalı ya da ucuz otellerde binlerce liraya tatile gitmek arasında, konumuz açısından bir fark var mıdır? Asıl salih amelleri ıskalayıp birbirimizin israf kalemlerini çatıştırmak hiçbir fayda sağlamıyor.

Her ülkenin, bölgenin, şehrin, mahallenin, hatta ailenin imkanları farklıdır. Kendimizi sürekli en az imkana sahip insanlarla kıyaslayarak yaşayamayız bu bir gerçek; ancak harcamalarımızda bunu bazen aklımıza getirmek, bizi tüketim çılgınlığından koruyacaktır.

Çevremize iyi bakalım, komşularımıza, mahallemize… Çok mu sıkıldık rutin hayatımızdan? O zaman bunu ilginç israf faaliyetleriyle değil, bir ihtiyaç sahibinin evini ziyaret ederek ve daha da önemlisi onunla ünsiyet kurarak, hasbihal ederek gidermek daha güzel değil mi? Elbette imkanımız dahilinde konser, tiyatro, sinema, çarşı-pazar gezme, eve bir eşya alma, hatta otel tatiline çıkma gibi eylemler de ihtiyaçtır, buna sözüm yok; ama hayatımızın temeline tüm bunlardan çok daha önemli olan birkaç salih ameli alırsak, hem kendimize hem de etrafımıza iyilik yapmaya daha fazla imkanımız kalır.

Sadece para ve mal değil; zamanımızı, imkanımızı, enerjimizi, güvenimizi ve sevgimizi de gereksiz yere ve gereksiz kişiler için tüketmek bir israftır. Belki israfı bitirmek mümkün değil, bilemiyorum; ama en azından azaltmayı hedeflemeliyiz, hatta bence hayata bunu borçluyuz. İsrafı azaltmak ise sadece cebimize değil, ruhumuza da ferahlık getirecektir. Aksi halde yani biz imkanlarımızı israf ettiğimiz sürece birileri de bizleri israf etmeye devam edecek.

Gelirimizi ve giderimizi kontrol edelim. Ne kadarını gözümüz kapalı paylaşabiliyoruz ve ne kadarını hiç düşünmeden keyfi işler için harcayabiliyoruz? Bu soruya verdiğimiz cevap vicdanımızı rahatsız etmiyorsa dilediğimizi yapabiliriz.

Yazmak iyi geliyor. Müziğe ve şiire ilgim var. İşim dışında herhangi bir alanda uzmanlığım yoktur. Yazılarım sadece birer yorum, çok da anlam yüklemeyiniz. Aslen Erzurum, doğma büyüme Ankaralıyım. Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunuyum. Şimdi Bursa'dayım. Geçinmek için memur olarak çalışıyorum. Evli ve bir oğul babasıyım. Hayattaki tek amacım insan kalabilmek. Kişisel gelişimciler kızmasın, somut bir amacım, hayalim ya da beklentim yok bu hayatta. Burası gurbet, neyi isteyip de elde etsek uçup gidiyor burada.

One thought on “İsraf (Normal)

  • 6 Mayıs 2025 tarihinde, saat 16:54
    Permalink

    Rahatsiz oluyorsak…Kazı calisması…Neden bunu yapıyorum?Bana bunu yaptıran sey ne?Kendimizi orselemeden, saygı ile ve hayatın ozu geregı belki de sevgi ile…

    Yanıtla

Yorum yap