Paylaş

“Efendim” demeye layık olmasam da,
Zulmü ahlak edinmiş bir mazlumum ben!
Biliyorum,
görmeyi arzu ettiğin ahir zaman kardeşlerinden olamadım!
Ruhumun hürmetine kast etse de bu kirli eller,
Özlemin ile ansızın ıslanan bu gözlere
bir defacık olsun nazar et ne olursun!
Tarihin en uzak ve en karanlık yerinden sesleniyorum Sana!
Nasr’ına muhtacım.
Lakin gelme bu diyarlara ey Sevgili!
ebu cehil’i kıskandıran hatıralarla dolu elimiz avucumuz!
Adım atacağın yollar yine dikenlerle dolu!
ebu lehebler her köşe başına pusu kurmuş,
Yine yakmayı bekliyorlar kurban olunası canını!
Sümeyyelerin, Yasir ve Ammarların sadece ismi kaldı!
Hürmetine kast edecek kılıçları biz tutar olduk Efendim!
Tüm güvercinlerin kırdılar kanadını!
Muhacirine hasret sahipsiz yollar!
Adının anıldığı her yeri tarumar ettiler Efendim,
Kulaklar hiç bu kadar sağır olmamıştı feryatlara!
Mü’min gönüller hendeklerle bölündü,
Ömer yürekli yiğitler bile Seni bekler oldu!
Ucuzcu tacirlerden alır olduk umutları,
Sahte acılar te’villere rüşvet verilir oldu Efendim!
Hanelerimizden bahaneler yükseliyor!
Canımız kıymetlendi,
Korkularımız sığmıyor yere göğe!
Bilmem ki, korkular senin de yüreğini sarmış mıydı?
Ondan mı hiç de rahat olmayan yatağına veda ediyordun gece yarıları?
Acılar neden seni terk etmiyordu ki?
Ya rahatlık!
Neden vazgeçmiyor benden!
Fatıman’ın göz yaşına teselli için dökülmüştü dilinden:
“Baban bir daha hiç acı çekmeyecek!”
Gelme Sevgili, canını yakacaklar yeniden!
Daha yeni bitmişti acıların!
Artık hiçbir el uzanmamalı Sana!

"Çay, dinlemek ve yazmak olmazsa kendimi kötü hissederim" diye düşünen biri...

One thought on “Gelme Ey Nebi!

  • 18 Ekim 2019 tarihinde, saat 18:00
    Permalink

    Kasım Hocam yüreğinize sağlık.

    “Gelme Edendim,
    İsmini zikredenlerin
    Cismine kast etmesinden korkarım.”

    Yanıtla

Yorum yap