Din insanlığın varoluşuyla yaşıt olan insanın hayatını düzenleyen, belirli ahlaki kurallar çerçevesinde yaşamasını ve kendi acizliğini bilmesini sağlayan, bununla birlikte sonu olan bu dünyada sonsuzluk uğruna çabalamayı ve gerektiğinde bir şeyleri feda etmeyi öğreten bir unsurdur.

Yeryüzünde onlarca hatta yüzlerce dini inanç mevcuttur. Bu inançlar bölgesel olarak farklılık göstermekle beraber birbirine yakın ve benzeyen türleri de mevcuttur.

Geçmiş tarihlerden itibaren birçok düşünür, filozof ve felsefeci din unsuru üzerinde birçok yazı yayınlamış ve dinin insanları baskılamak için kullanıldığını ve bir uyuşturucu olduğunu belirtmişlerdir. Bunun aksine dinin hayatı düzenlediğine insanların kendi haline bırakılmış ve kendiliğinden oluşmuş bir canlı türü olmadığını, insanların sınırlarını aşmasını, bir şey için adanmış bir ömrün, insanı güvende tuttuğuna ve öz güvenini arttırdığı düşüncesini ortaya atan, dini bir inanca sahip olan birçok düşünür, filozof ve felsefeci olmuştur.

Din yavana atılmayacak kadar üzerinde dikkat edilmesi gereken bir unsurdur. Dinin başkaları tarafından olduğundan farklı olarak bir çıkar uğruna kullanılması insanların sömürülmesine ve bu dünyadan tamamen soyutlanmasına neden olabilir.

Yukarıda bahsettiğimiz dini kendi çıkarları için kullanmak ibaresini tarihin birçok kesitinde sahih kaynaklarda rahatlıkla görebiliriz. Dönemin hükümdarları ile din adamları birlikte din adı altında çalışarak toplumu sömürmekle beraber insanlığı tabakalı bir sistemde toplayarak kendi aralarında bir üstünlük ve düşüklük seviyesi oluşturmuşlardır. Durum bu ya en başa da kendilerini ve dini, insanları sömürmek için kullanan din adamlarını oturtmuşlardır.

Bu dönemde yaşayan düşünür, filozof ve felsefecilerin dini uyuşturucu bir madde olarak görmesi günümüzde aldıkları tepkiye karşıt olarak çok normaldir. Çünkü bu düşünürlerin yaşadığı tarih ve toplumlarda dini kendi çıkarları için kullananlar sürekli olarak insanların bir kısmını baskı altına alırken bir kısmını da onlardan üstün tutmak için dini kullanmıştır ve bu baskılanan toplumun ayaklanmaması içinde din olması gerekenden farklı olarak kullanılarak baskılanan toplumun durumunun dini inanç gereği olduğu öne sürülerek ayaklanmalarının önüne geçilmiştir. Böyle toplumlarda en alt tabakanın hiçbir zaman okumasına araştırmasına ve ilerleyici bir adım atmasına izin verilmemiştir. Bunun sonucunda da ortaya hiçbir şeyden bihaber ve cahil bir toplum oluşmuştur. Bunu gören zamanın düşünürleri de bu fikirleri ortaya atmışlar ve dini ilerlemeye ve gelişime engel bir unsur olarak görmüş ve yukarıda da bahsettiğimiz fikirleri ortaya atmışlardır.

Günümüz dünyasında da din kavramının olduğundan farklı olarak nasıl çarpıtıldığını ve insanları görmezden gelerek din adına liderlik vasfına bürünenleri görebiliriz. Yapılan bu çarpıtmalar ve İslamiyet’i olduğundan farklı olarak kendi ekledikleri ile göstererek birçok insanın İslamiyet’e karşı öngörü oluşturmasına sebebiyet vermiştir. İslam hiçbir gelişmeye ve ilerlemeye engel olmamasına rağmen bu din adamları indirilen dine eklemeler yaparak dini, gelişmeye engel bir unsur haline getirmişlerdir. İslamiyet’i Kur’an’la çelişir bir duruma getiren din adamları arkalarına da kandırdıkları insanları alarak kendi eklemeli dinlerini gerçek din adı altında insanlara anlatmaya başlamışlardır. Arkasına aldıkları insanların uyanmasını engellemek için aklı devre dışı bıraktırmışlardır ve Kur’an akılla tam olarak kavranamaz fikrini ortaya atmışlardır. Eğer akılla kavranması gerektiğini söyleselerdi kandırdıkları insanlar uykularından uyanacakları için en mantıklı uyutma şekli olan aklı devre dışı bırakma stratejisini izlemişlerdir.

Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in de dediği gibi;

Kur’an ve İslam sadece hocalara bırakılmayacak kadar önemlidir.

İslam herhangi bir hocadan herhangi bir liderden öğrenilmez. İslam tek teorik kaynağı olan Kur’an dan öğrenilir. İslam Kur’an’dan öğrenildiği zaman hiç kimse bir kimseyi din adına düzmece bilgilerle kandıramaz ve sömüremez. İşte kandırılan ve sömürülen insanların temel problemi dini Kur’an yerine farklı kaynak ve şahıslardan öğrenme çabasıdır.

Selametle…

Kendim için yazıyorum.

Yorum yap