Eski bir sözdür bu, ateş olmayan yerden duman çıkmayacağı; ama belki de günümüzde çok da anlamlı değil. Artık dumansız ateşlerin, ateşsiz dumanların bilimsel deneyler dışında da çıkarılabildiği bir dönemdeyiz. Hele ki ülkemiz bu anlamda pınarlar ve şelalelerle dolu.

Bir yanlışı yapan kendi grubumuzdan birisiyse o durumu her şekilde olumlu bir yöne tevil ediyoruz. Hiç eğip bükemeyeceğimiz sertlikte bir olaysa en fazla o yanlışı yapan kişiyi değiştiriveriyoruz. Yanlışı yapanın sürekli yanına kâr kaldığı diyarlarda yaşıyoruz. Fakat eğer bu yanlışı rakibi olduğumuz anlayıştan biri yaparsa vay hâline onun. Bunu sadece biz değil dünyadaki tüm gruplar yapıyor. Homojenlik iddiasında/çabasında olan tüm grupların, kurtuluşun sadece kendisinde olduğunu savunan tüm oluşumların mottosudur bu: Bizdensen sana korku yok!
Tutarlılık… Bu sade ve basit duran erdem o kadar önemli ki umursanmadığında insanı dinden bile çıkarır. Ahlak sahibi olmanın hemen peşine gelir benim sıralamamda. Günlük hayatımızda bir dünya günah işleyip, yalanlar söyleyip sonra oruç zamanı elinde sigarayla dolaşanları ayıplamamız, yandaşımızın yaptığı suçları örtüp rakibimizinkileri öne çıkarmamız, toplumumuzun inancıyla her fırsatta dalga geçip başka inançlara saygıdan bahsetmemiz, kendi isteğimize uygun konuşulduğu sürece özgürlüğü desteklememiz hep bu yüzdendir; yani tutarlı olmayışımızdan.
Başa dönersek, bir olayla karşılaştığımızda, hele ki gündeme dair sıcak bir olayla karşılaştığımızda çok dikkatli olmalıyız. Her grubun kendi meşrebine göre yaklaşarak manipüle ettiği hatta uydurduğu görsellerle/bilgilerle bezenmiş haberler düşer önümüze. Benim tercihim böyle zamanlarda haber izlememek ve karşıma çıkan hiçbir habere itibar etmemek. Ancak bu, pratik olarak çoğu zaman mümkün değil. Bunun yerine son yıllarda oldukça yaygınlaşan haber doğrulama platformlarını takibe almayı daha uygulanabilir buluyorum. Medya okur yazarlığı konusunda kendimizi bilinçlendirmeliyiz. Aksi halde sürekli yönlendirilen, önyargılı ve kitlesel kör tepkiler veren insanlardan olup çıkıyoruz. Bugün körü körüne karşısında olduğumuz durumun aynısı kısa süre sonra kendi başımıza geldiğinde tutarsız tepkiler veriyoruz.
“Dün dündür bugün bugündür.” desturunu hayatın her alanında ilke edinmişiz. Bu aslında çok doğru bir söz. Her günün kendine özel yeni şartları vardır ve ona göre davranmak gerekir; ama bu sözü çok kaypak bir yerden almış ve başımıza tac etmişiz. Bu yüzden de olayları okuyuşumuz sürekli tutarsız oluyor.
Tutarlılığı kaybettiğimizde, geriye sadece yönlendirilmiş tepkilerimiz kalır ve yarın’a şaşırmaya mahkum oluruz. Bugün eleştirdiğimiz, düşmanlık ettiğimiz şey, kolaylıkla yarın savunduğumuz şeye dönüşebilir ya da tam tersi.

Yazmak iyi geliyor. Müziğe ve şiire ilgim var. İşim dışında herhangi bir alanda uzmanlığım yoktur. Yazılarım sadece birer yorum, çok da anlam yüklemeyiniz. Aslen Erzurum, doğma büyüme Ankaralıyım. Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunuyum. Şimdi Bursa'dayım. Geçinmek için memur olarak çalışıyorum. Evli ve bir oğul babasıyım. Hayattaki tek amacım insan kalabilmek. Kişisel gelişimciler kızmasın, somut bir amacım, hayalim ya da beklentim yok bu hayatta. Burası gurbet, neyi isteyip de elde etsek uçup gidiyor burada.

Yorum yap