Eskilerin ifadesiydi: “Felekten bir gün çalmak”, güzel vakit geçirmek ya da “Hayattan kâm almak” günümüz insanı için, her gün olması gerektiği düşünülen bir hayat tarzına hatta hayat standardına dönüştü. Sağımızda solumuzda: “Hiç eğlenceli değil, sıkıldım, bunu yapmak istiyorum!” diyen çocuklar, gençler hatta yetişkinler türedi.
Tüketimi arttırmak için pek çok markanın kullandığı sloganlar zamanla toplumun büyük bir kesiminin yaşam felsefesi haline geldi.
Bu durum aklıma “İnsanın amacı anı değerlendirmek mi yoksa andan haz almak mı?” sorusunu getiriyor. Yaşamını “eğlence merkezi tadında yaşamak isteyen Müslüman” fikri bana garip geliyor ama ne yazık ki yaşamın gerçeği…
“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir” ayetini acaba yanlış anlamış olabilir miyiz? Oyun ve eğlence ifadelerini dünya hayatında önemsediğimiz, hatta Allah (c.c.) ve Resulü’nün (sav) önüne geçecek kadar abarttığımız meselelerin aslında basit, önemsiz olduğunu ayetin devamından anlıyoruz. “Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!”(29/64)
İyi de efendim eğlenmek bizim de hakkımız, biz hiç eğlenmeyecek miyiz, diyen gönüllere ilköğretim hayat bilgisi dersinde öğretilen “ihtiyaçlar ve istekler” ünitesi sanırım faydalı olmamış; çünkü ihtiyaçlar dururken istekler için çabalamak ahmaklıktır.
“Bir kere geldik dünyaya” mantığını eğlence için değil yaşamı değerlendirme, yaşama değer katma olarak görenler, hayat denilen geçici sahneden inerken maksada ulaşmış olacaklardır.
Müslüman bir birey için on iki yaş ile yetmiş yaş ortalamasında düşündüğümüzde 104.400 vakit namaz davetinin kaçına icabet ettiğine, 1740 günlük Ramazan orucunun kaçına niyet ettiğine, kaç bin kez iyiliği emredip kötülükten alıkoyduğuna, kaç kez insanlara iyilik ettiğine, nasihatte bulunduğuna bakılarak anı değerlendirip değerlendirmediği anlaşılacağı ahiret günü herkes için yaklaşmaktadır.
Çoğunluğunun taşımaları gereken yükleri bırakıp, bırakmaları gereken yükleri taşıdığı bir dünyada yaşadığımızın farkına artık varmalıyız. Daha fazlasını elde etmek için çabalayıp durduğumuz kısa ömrümüzün biteceğini ve kazandığımız her şeyin arkamızda kalacağını, toprağın altına döneceğimizi istemeye istemeye olsa da hatırlamalıyız. Sonra, keşkeler hiçbir fayda sağlamayacaktır.
Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi: «Keşke toprak olsaydım!» diyecektir. (78/40)
(İşte o zaman insan:) «Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim!» der. (89/24)
Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi! (69/27)
Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: “Eyvah bize! Keşke Allah´a itaat etseydik, Peygamber´e de itaat etseydik!” derler. (33/66)
Yazık bana! Keşke falancayı dost edinmeseydim! (25/28)
@okumayabak