Dünyada hızla artan kadın hak ve özgürlükleri vurgusu sizin de kulağınıza gelmiştir.
Bir kadın olarak hak ve özgürlüklerimin arkasındayım ve sonuna kadar takipçisiyim lakin bu meselelerin bayraktarlığını yapıyormuş gibi davrananlara söyleyecek birkaç sözüm var.
Kadın hak ve özgürlüklerinin konuşulduğu bir toplantıda bulundum. Kadınların yaşama hakkı, eğitim hakkı, evlenme ve boşanma hakkı, erkeklerle evde, iş yerinde eşit görülme hakkı ve en çok da sosyal hayatta cinsel meta olarak görülmeme hakkı dururken dillendirilen sözde dertlerimiz şunlardı:Neden pedimi gizleyerek tuvalete gidiyorum? Neden regl olduğumu açıkça söyleyemiyorum? Neden kadın ve erkek tuvaletleri ayrı? Uzayıp giden ama söylemeyi yüreğimin mi, midemin mi kaldırmadığını bilmediğim şeyler.
Bulunduğum yerden bakınca hak ve özgürlük talebinde bulunan arkadaşlar saçından, ayak ucuna kadar bakımlı, uyumlu ve şık giyinen kadınlar. Her biri evine ulaşmak ve rahat giyinmek için can atıyor. Hemen yanı başımızdaki erkek kardeşlerimize baksalar hak ve özgürlüklerimiz için uç fikirler aramaya ihtiyaç duymayacaklar. Her biri tişört, pantolon ve spor ayakkabıları ile sudan ve sabundan başka malzeme değmeyen ciltleriyle aramızdalar.
İşin aslı kadınların yaşamsal çok ciddi onlarca derdi var. Bazen kadın hak ve özgürlükleriyle ilgilendiğini söyleyen grupların kötü niyetli olduğuna ve kadın meselelerini çözmekten çok sulandırmaya hizmet ettiklerini düşünüyorum. Kadın hareketlerinin yaptığı eylemlerde açılan pankartlardan ne demek istediğimi anlayacaksınızdır.
Kadın hak ve özgürlüklerinin ihlali konusunda size gerçek bir ihlalden bahsetmek istiyorum. Nike’ın kadın sporculara uyguladığı zorbalıktan bahsetmek istiyorum. Minik bir haber yapıldıktan sonra hızla unutulan, unutturulan zorbalıktan. Medyaya düşen haberlerde her fırsatta kadınları desteklemekten ve kadın gücünden bahseden Nike’ın atletizm olimpiyat şampiyonu Amerikalı sporcu Allyson Felix’e, anne olduktan sonra yüzde yetmiş daha az ücret teklif ettiği yer aldı.
33 yaşındaki atlet, hamileliğinin otuz ikinci haftasında gebelik zehirlenmesi nedeniyle sezaryen ameliyatı olduğunu ancak doğum yaptıktan sonra mümkün olan en kısa sürede işe dönmek için üzerinde baskı hissettiğini Nike’ın bu teklifine karşılık “performansıma bakılması gerekmez mi, eğer şu an değerimin bu olduğunu düşünüyorlarsa kabul ederim” ifadelerini kullandı.
Felix “Denemek için savaş vermek zorunda olmayacağımız bir günün hayalini kuruyorum” dedi
Bu uzun bir hikâye. Nike bu zorbalığı birçok sporcusuna yaptı ve yapmaya devam ediyor. Sporcular üzerinden çok yüksek meblağlar kazanıyorlar ve müşterilerinin büyük bölümünü kadınlar oluşturuyor. Ama bu durum ne Nike’ın ne de müşterisi olan kadınların umurunda.
Şimdi bu haber üzerinden kadın hak ve özgürlüklerini tekrar konuşsak. Daha, ürün satın aldığım ve almazsam ayakta kalamayacak bir firmaya bile ayar veremiyorsak devlet kamu ve kuruluşlarından, fabrikalardan ve iş yerlerinden hamilelik, doğum, emzirme dönemlerine dair pozitif ayrımcılık taleplerinde nasıl bulunacağız?
Google, Nike ve kadın kelimelerini yazdığınızda karşına neler çıkıyor baktınız mı? Nasıl bir ikiyüzlülük… Kadınları nasıl desteklediği, güçlü kadınlar, kadın ayrımcılığının karşısında olduğu ile onlarca haber, reklam… Neden mi böyle? Çünkü burası kurtlar sofrası ve sofranın sahibi de onlar.