Kanser tedavisinde ahirete uğurladıklarımız anısına…

Kuzucuğum Salih’i anlatacağım bugün sana.  Kayanın içinden deve çıkaramayacağım ama en az onun kadar Rabbin sırlarını, nimetlerini, rahmetini barındıran bir hikayeyi anlatacağım sana. Bir bebeğin omuzlarında yaşanan yeniden yaratılışı anlatacağım.

Daha bir aylık bebekmiş Salih, kansersin dendiğinde. Kırkı bile henüz çıkmamış, daha arafta. Ne buralı bizler gibi, ne de korunaklı dünyasında. Geldiği yere daha yakın demiş hekimler. Hayat bağı çok kısa, henüz göbeğinden düşen bağ kadar kısa.

Salih’in annesi hep korkmuş ayrılıktan, sevdiklerini kaybetmekten, ya da sevdiklerini bırakıp gitmekten. Kim bilir belki de bu onun imtihanıymış. Hayatta vazgeçilmez değilsin, bunu anlamalıymış. Onsuz da olurmuş, akarmış hayat. Sevdikleri bir şekilde yaşarmış.

Her şeyi kontrol edemezsin. Hayat biraz da emanet edebilmeyi bilmekmiş. Hem ayrılmak için ölmeye gerek yokmuş.  Dört yaşındaki yavrusunu emanet etmiş ve kucağında bir aylık bebeğiyle Onkoloji servisinde bulmuş kendini. Kolları kelepçeli mahkumdan ne farkı varmış. Bazen boyun eğmeyi bilmekmiş hayat. Aksi, sadece kendine ve sevdiklerine zarar vermekmiş.

Zifiri karanlıkta fırtınalı bir denize atılan Yunus’a benzetmiş kendini. Kucağında bebeğiyle önce çok çırpınmış, ağlamış, ama bir balığın karnında nasıl sakinleştiyse Yunus, o da onkoloji servisinin odalarından birinde sakinleşmiş bulmuş kendini.

Herkes girmemiş mi zindana? Yusuf kuyuya, Musa firavunun sarayına, İbrahim mağaraya, Yunus balığın karnına? Senin ruh medresen de burasıdır belki demiş. Şimdi, durma, sakinleşme zamanıymış. Acını ağırlama vaktiymiş vakit.

Acılar ansızın gelir ve ne vakit gideceklerini asla söylemezler. Yüreğinin içine öyle bir yerleşir ki, ağırlamayı bilirsen doğada bir atığın  binlerce yıl sonra madene dönüşmesi gibi acıların da dönüşür ve değer katar, anlam katar hayatına. Belki de bu yüzden hayatta anlam arayışında olanlar acıdan kaçmazlar.

Acıların değiştirecek seni, olgunlaşacak, güzelleşeceksin, acıların gamzeye dönüşecek yüzünde dostların seni bu izden tanıyacak.

Şimdi susma zamanı. Çünkü yüreğin sesini duymak için dilinin susması ve zikre durması gerek.  “Unutma her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah suresi)“Rabbin sana verecek  ve sen de hoşnut olacaksın.”  (Duha suresi)

One thought on “Salih’in Hikayesi

  • 16 Ekim 2019 tarihinde, saat 10:43
    Permalink

    Duygu yüklü salihin hikayesini okurken sanki muhlis ve doğumunda ölen rahmetli annem şerifenin hazin hikayesiydi.
    Kardeşim Neslihan Humeyra hanıma teşekkür ve saygılar.

    Yanıtla

Yorum yap