Bu kadar küçük hayvanların nasıl büyük bir afete dönüşebildiklerini hemen her sene görebiliyoruz haberlerde. Ülkemizde de zaman zaman görülen ve tarımsal ürünlerin dönemsel fiyatlarını etkileyen çekirge istilaları Afrika ülkeleri için bu yıl (2020) çok daha büyük bir felakete dönüşmek üzere ve Türkiye’nin de bundan etkilenebileceği düşünülüyor.
Doğada çekirge gören herkes fark etmiştir: normalde sessiz-sakin bir hayat süren bu canlılar oldukça yavaş beslenirler. Ancak bir sürüyle karşılaştıklarında tek başlarına olduklarının aksine birdenbire davranışlarında ve görünümlerinde değişiklik olur. Bunu geçen gün bir çizgi filmde (Arı Maya) görmüş ama pek anlam verememiştim. Güçlü kanatları çıkar, sürekli bir açlık haline girerler ve 100 km’yi bulan bir alana yayılarak, metreküpe 50 çekirge düşecek yoğunlukta yemek avına çıkarlar. Denize sürüklenip yiyecek bir şey bulamayınca da birbirlerini yemeye başlarlar. Kalabalığın verdiği güç veya sürü psikolojisi, her ne derseniz deyin, cidden ibretlik bir durum ve çok da tanıdık.
Bu sene yine Afrika’da çok ciddi bir istila söz konusu. Zaten artık her sene, hemen hemen yaşanan her doğa olayı şu başlıkla veriliyor: “Son yüzyılın en yüksek – en düşük – en çok – en az …”. Dünyaya verdiğimiz zararlar kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başladı çoktan.
Birleşmiş Milletler, bu seferki göçmen çekirge sürüsü artışı nedeniyle yaşanacak olası bir insani felakete karşı uyarılar yapıyor. Harekete geçmek için yalnızca haftalar kaldığı belirtiliyor. Acil durum fonu için gereken miktar ise yaklaşık 76 milyon dolar. Şöyle bir düşünüldüğünde onlarca ülkedeki milyonlarca insanın dış yardıma bağımlı kalmamasını sağlamak, yaşadıkları yerden göç etmelerini engellemek için çok da ciddi bir miktar değil ama medeni devletlerin veya zengin para babalarının şu an daha önemli sorunları var: Suriye’de, Akdeniz’de, Libya’da ve daha birçok coğrafyada paylaşım savaşı vermekle, milyonlarca hatta milyarlarca doları ölüme, öldürmeye harcamakla meşguller. Yaşanacak bir coğrafya, bir dünya kalmayasıya sürecek paranoyak bir savaş…
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Acil Durum ve Rehabilitasyon Bölümü Başkanı Daniele Donati, önümüzdeki haziran ayına kadar çekirge nüfusunun rahatlıkla 400 katına çıkabileceğini söylüyor. Bu da bütün kıtada adeta “çekirge vebası” etkisi yapacak. Dünyada yaşanan iklim değişikliklerinin bunun gibi istilaları tetiklediği düşünülüyor.
Açıklamalara göre Kenya’da son 70 yılın, Etiyopya ve Somali’de ise son 25 yılın en kötü çekirge istilası yaşanıyor ve şu an için 13 milyon kişinin gıda güvenliği de tehlikede.
Etkilenen ülkeler şu an için Pakistan, Yemen, Suudi Arabistan, Umman, Sudan, Kenya, Somali, Etiyopya, Uganda ve Tanzanya. Ancak müdahale edilmezse çok daha geniş bir alana yayılabilecek bir felaket söz konusu. Zira çekirge sürüleri her gün 150 km yol katedebiliyor ve bir kilometrekarede yer alan 40-80 milyon çekirge, sadece bir günde 35 bin kişiye yetecek gıdayı tüketebiliyor. Örneğin Kenya’da sadece bir günde, 85 milyon kişiye yetecek tarımsal gıda, çekirge sürüleri tarafından tüketildi. En etkin mücadele yöntemi ise uçaklarla sürüyü ilaçlamak. Birçok ülke bu şekilde mücadelesini yapmaya çalışıyor ancak felaketin boyutu, etkilenen ülkelerin imkanları ile engellenebilecek gibi değil.
Bu aralar dünya gündemimiz biraz daha farklı ama görüldüğü gibi tüm yeryüzü krizlere boğulmuş durumda. Ne mi yapabiliriz? Ne bileyim yere çöp atmamaktan, suyumuzu israf etmemekten başlayabiliriz mesela. Çünkü her birimiz bir şekilde zarar veriyoruz bu dünyaya. Benim burada yere attığım bir plastik parçası, mazgallardan kanalizasyona oradan da denizlere ve okyanuslara ulaşıp bir balinanın ölümüne sebebiyet veriyor. Hiçbir eylemimizi küçümsemeyelim. Yaşanan her felaket için her birimizin yapabileceği bir şey muhakkak var, doğrudan veya dolaylı.
(Meraklısına: Çekirge sürülerinin son durumlarını güncel olarak >>buradan takip edebilirsiniz.