Sana ulaşamadığım bir gün aydın mıdır? Sanmam. O gün gerçekten nefes almış olacak mıyım? Ne fark eder ki? Kaçta uyandığımın farkında olur muyum sence? Kahvaltı yapabilecek kadar güçlü hissedebilecek miyim kendimi? Uyanmanın uyumaktan farklı olduğunu anlayabilecek miyim? Kaslarımda biriken asiti, damarlarıma dolan kanı, akciğerimde oksijeni, yediğim yemekteki tadı fark edebilecek miyim?
İnsanlar benimle konuşur mu o gün? Ben onlarla konuşur muyum? Hangi dilde anlarız birbirimizi? Suratıma zorla iliştirdiğim tebessümü neyle ikame edeceğim o gün? Huzuru nasıl arayacağım? Annemle hangi yüzle konuşacağım? Tanrı’ma ne dua edeceğim? Sana ulaşamadığım o gün, kime ulaşacağım?
Ne kadar tuhaf değil mi? Dün de aynı şekilde doğmuştu güneş, bugün de aynı. Tepelerin ardındaki kızıllık duruyor hala. Işıklar yükseliyor. Işıklar ısınıyor, evler, bacalar ısınıyor, kolumun ışığa gelen kısmı ısınıyor. Isınmanın iyi bir şey olmadığını anlıyorum. Şimdi anlıyorum bunu. Dün ne düşünmüştüm; bilmiyorum ki.
Birazdan kendimi zorlayacağım bir kez daha. Önce yerimden kalkacağım, sonra sandalyeyi yerine koyacağım, balkondan içeri geçeceğim. Hiç içimden gelmese de elimi yıkayacağım, dişlerimi fırçalayacağım. Hep aklımda şu soru: Ya sonra?
Neyi niçin yaptığımız ne kadar önemliymiş meğer. Ben her şeyi senin için yapıyormuşum. Bir de ne kadar bencilim derdim kendime. Ben ne anlarım ki bencillikten, sencillik dururken. Yaşamı sorgulamaya aklım el vermez lakin şundan eminim: Yaşamak sensin.
Yaşamak; sabah uyanır uyanmaz o gün seninle konuşabileceğim için duyduğum haz. Yaşamak, her bir şeyi yaparken bunu yapmamın seninle ilişkili bir gerekliliğinin olması. Hani “ya sonra” diye soruyorum ya kendime. Sonrasında mutlaka seninle olacağım ve öyle yaptığım için sevineceğim kendi kendime. Yaşamak, günün herhangi bir saatinde, neyle ilgili olursa olsun herhangi bir şeyi sana anlatma heyecanı. Yoksa ne yaptığımın ne anlamı olur ki başka?
Yaşamak; karşımda güldüğünde avuçlarıma yürüyen ter bezlerim. Beni dinlediğinde coşan konuşma hevesim, bakışlarında Nirvana’ya yükselişim. Yaşamak, seninleyken tattığım her şey, umudum, kıvancım, mutluluğum, sevincim. Başkasıyla konuştuğunda iliklerimi saran kıskançlık.
Yani sen varsan yaşıyorum, seninleyken yaşam denen şey var, yaşamak senin için var. Yani benim yaşamım sensin.
Şimdi güneş doğuyor ya tepelerin arkasından; varsın neyi ısıtırsa ısıtsın, nereye giderse gitsin. Isıttığı, hiç bir yerde olmayacağım, bugün sana ulaşamayacaksam…