“Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler.” 79/46
Zaman…
Tüm acımasızlığı ile durmak bilmeden ilerleyen zaman… Ne ölüm dinliyor ne hastalık ne de başka bir imtihan. Paramızı, gücümüzü ve sözümüzü geçiremediğimiz tek şeydir zaman. Şu yaşıma nasıl geldim bilmiyorum. Geçmişim dün olmuş gözlerimin önünde. Bana kalansa birkaç güzel hatıra.
İştahla tükettiğimiz zaman… Her birimizin eline tüketmek için verilen zamanımın neresindeyim bilmiyorum. Bildiğim tek şey yeni bir yılın başlangıcında, kalan zamanımla neler yapabileceğimi sorgulamak. Çünkü elimde olanın tükendiği vakit “zaman” benim için de “bir kuşluk vakti” olarak kalacak. Bir kuşluk vaktine ne sığdırabilirim diye düşünüyorum. Öyle ya kısacık zaman! Elimizdeki ömür çok uzun da neler yapıyoruz? Bunu dünyevi anlamda sormuyorum; zira hayat bir şekilde bir şeyler yapmaya sürüklüyor insanı. Ki bana göre herkesin kariyeri en iyi yaptığı iş üzerinedir. Kendimize olumlu anlamda değer katacak şeyleri, dilimizde dolanan ama her defasında ertelediklerimizi, daha iyi bir mü’min olabilmek için yapabileceklerimizi kastediyorum. Ağızların tadını kaçıran hakikat; ölüm gelmeden önce şu dünyada geride bırakacağımız birkaç güzel hatırayı kastediyorum. Zaman bizi öğütürken, biz zamanla eğitilebiliyor muyuz acaba? Şu dünyadaki tek amacımız daha iyi amel işleyebilmek[1]. Ölüm ve hayat sadece bunu imtihan etmek için var. Hepimiz bir yarıştayız ve bizden sadece hayırda yarışmamız isteniyor.[2] Vakit dolduğu an elimizde sadece ve sadece bu dünyadan kazandığımız iyi ameller kalacak.[3] Böyle düşününce bomboş geçip giden her bir saniyenin hüznünü yaşıyor insan. Geçmişin hüznü, geleceğin kaygısı arasında boğulurken buluyor kendisini. Ama buna hiç gerek yok. Rahmeti aklımızın alamayacağı kadar geniş olan bir Rabb’e iman eden için kaygıya yer yoktur, olmamalı. Geçmiş ise sadece ibretlerle dolu bir haritadan ibarettir. Aynı yollardan çokça geçebiliriz ama geçmişten kazandığımız o harita sayesinde aynı taşa ayağımız bir daha takılmaz. Onun için geleceğe, hatta bir sonraki güne ümitle bakmalıyız.
Uyandığımız her sabah bizlere verilmiş yeni bir fırsattır. Tövbe etmek, iman etmek, terkedilen Kur’an ile buluşmak, Allah Rasulü’nün (as) hayatını anlamak, ertelediklerimizi ertelemekten vazgeçmek, sevdiklerimizi mutlu etmek, yeni bir kitaba başlamak, yeni bir hobi edinmek, yeni bir dil öğrenmek ve daha fazlası için kocaman bir fırsattır. Şimdi yeni bir yılın eşiğindeyiz. Yeni bir yıl, yeni bir fırsat olur belki. İyi bir kul olmak için güzel başlangıçlar vesilesi olur. Bu yaşımıza kadar varsa getirdiğimiz iyiliklere yenisini ekleyip devam edebileceğimiz bir yol olur. Yeni yılın eşiğinde planlayacak çok şeyimiz, kuşluk vaktine sığdıracak çok amelimiz var. O halde yeni bir yıla girerken nice yeni güzel başlangıçlara bismillah! Rabbim bu niyetimize güç versin. Zaman bizi öğütmeden, zamanla eğitilmeyi; kuşluk vaktine nice güzel işleri sığdıranlardan olmayı nasip etsin.
Şairin de dediği gibi:
“Köpüren, köpürtücü bir hayatın nadasıdır kardeşim
bütün devrimcilerin çektikleri
biliriz dünyadaki yorgunluk habire mızraklanır
dağlarda gürbüz bir ölümdür bizim arkadaşlarınki
pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak
ama budandıkça fışkıran da bizleriz
ölüyoruz, demek ki yaşanılacak…”
“ölüyoruz, demek ki yaşanılacak”
[1] O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. 67/2
[2] O halde tevbe ve sâlih amellerle sizi Rabbinizin bağışlamasına eriştirecek sebeplere ve Allah ile peygamberlerine gerçekten inanmış olanlar için hazırlanmış bulunup, genişliği gökle yerin genişliği gibi olan bir cennete yarışırcasına koşuşun. Bu, Allah’ın bir lutfudur ki onu dilediğine verir. Gerçekten Allah büyük lutuf sahibidir. 57/21
[3] Allah’a döneceğiniz günden sakının. Sonra herkese kazandığı eksiksizce ödenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır. 2/281