Her gün ama her gün, olur olmaz her yerde muz kabuğu görüyorum. Hem de aynen çizgi filmlerdeki gibi özenle yerleştirilmiş gibi durarak kurbanlarını bekliyorlar. Gözlerimi yerden ayıramaz oldum. Sürekli kabuk topluyorum. Konjonktür gereği mi bilemiyorum ama herkes birbirinin ayağını kaydırmaya pek meraklı. Buradan sesleniyorum, lütfen yere muz kabuğu atmayın efendim, lütfen!
Geçenlerde pazarda gezinirken, pazarın tekstil katında yerde yine bir muz kabuğu gördüm. Bu sefer bir hanımefendi onu yerden alıyordu. Yanındaki arkadaşı ise “Bıraksana ne alıyorsun, sen mi attın sanki” şeklinde çıkışıyordu. Delirdim (içimden). Anlamak mümkün değil. Eliyle bir sıkıntıyı giderme imkanı olan insanların düşünce şekline bakar mısınız? Kendi düzeltmediği gibi düzeltmek isteyene de engel oluyor. Neyse ki hanımefendi, bu parazit tavsiyeye uymayarak yerden aldı kabuğu.
Yine geçen aylarda kaldırımda yerde muz kabuğu gördüm. O kaldırım, çöpçülerin devamlı temizlediği bir yerdi. Bir şeyi merak ettim ve bu sefer kabuğu yerden alıp çöpe atmak yerine tabela direğinin dibine bıraktım. İnanır mısınız aylar boyunca orada kaldı. Her gün önünden geçtiğim için günbegün çürümesini izledim.
Acaba sadece yaşadığım ilçeye özgü bir tutum mu diye düşünürken bu hafta sonu gittiğim Tavşanlı ilçesinde de aynı durumu gördüm ki ufak nezih bir yer aslında.
Ama artık kızmıyorum. Her gün karşılaşınca ilk andaki tepkileri vermiyor, al-ı-ş-ı-yorsunuz.
Neden böyleyiz? Hadi kendimizi umursamıyoruz… Ama kendisini umursamayan, kendisine saygısı olmayan bir kişinin etrafındakilerini umursamasını, onlara saygı duymasını beklemek de anlamsız. İnsanın kendine sözü geçmezken, başkalarına şunu yapın, bunu yapın demesi de öyle gerçi…