Mucize nedir? Gözümüzün önünde belirli veya belirsiz aralıklarla sürekli tekrar eden olaylara çok çabuk alışıyoruz. Normal kabul ettiğimiz durumlar ile mucize olarak adlandırdığımız durumların temelde tek farkının, birinin çok nadir olarak gerçekleştiği gerçeğini gözden kaçırıyoruz. Atomların hareketinden okyanus dalgalarına, hücrelerden gezegenlere, kokoreççi Sami Usta’nın bıçak darbelerinden yıldızların çarpışmasına varana kadar tüm hareketler ve tüm varoluş başlı başına bir mucize aslında. Bu bakış açısıyla normal-anormal farkı dahi ortadan kalkıyor. İşte tam da bu düşüncelere daldıran sıcacık bir film: Mucize.
Sadece sıradan bir izleyici gözüyle, spoiler da vermeden, film hakkında bir şeyler yazayım dedim. Umarım haddimi aşmış olmam.
Genetik bir “anomali” nedeniyle doğuştan itibaren bir çok ameliyat geçiren August, yüzünün diğer insanların arasında dolaşmaya “uygun” olmayışı nedeniyle 5. sınıfa kadar evde annesi tarafından öğretim görmüştür. “Doğru mu yaptım?” endişeleri ile annesi onu 5. sınıfta okula gönderiyor ve kahramanımızın hikayesi başlıyor.
2012’de R. J. Palacio’nun aynı adlı ve çok satan romanından uyarlanan filmde aslında bir tek kahraman yok. Her şey August’un etrafında dönüyor gibi görünse de her bir karakterin yeterli düzeyde anlatımıyla tek kişiye odaklanmıyorsunuz.
August’un ailesinin zenginliğinin izleyicinin gözünden kaçırılmak istenmesi yönünde yapılan eleştirilere ise katılmıyorum. Zira anlatılan sorunlar paranın çözebildiği veya çözebileceği meseleler değil.
Küçük başrol oyuncumuz Jacob Tremblay, buradaki performansıyla da ümit vaad eden bir oyuncu olacağını gösteriyor. Kendini özleten Julia Roberts, bilge anne rolüne o kadar yakışmış ve rolün hakkını o kadar vermiş ki August ona her sarılışında sizin de sarılasınız geliyor. Şakacı baba rolündeki Owen Wilson ve diğer oyuncuların öyle ahım şahım bir performansı yok ama herkes rolünü başarılı şekilde yapmış. Zaten oyuncuların %80’i çocuk olduğundan istemeseniz bile ısınıyorsunuz ortama.
Çok daha dramatik ve hatta ajitatif yapılabilecekken tam tadında bir duygusallık verilmiş filmde. Gözlere toz filan kaçıyor ama öyle ciğer deşen cinsten bir arabesk yok. Herkese hitap eden ve belirli bir seviyeden giden melodram; harika yerlere yerleştirilmiş bir kaç özlü sözün yardımıyla yine aynı seviyede bir didaktiklik ile süslüyor filmi.
Filmin sonunda verilen, aslında kimsenin “normal” olmadığı, hepimizin kendi içimizde çok “farklı” olduğu, bu anlamda her birimizin kendi varoluşunun bir “mucize” olduğu mesajı filmden aklıma kazınan temel fikir oldu.
“Ortaokul öğrencilerine kesinlikle izetilmeli” şeklinde yorumlar dolaşıyor internette ama çocukları yetişkinler eğitiyor, bu nedenle hemen hepimizin bu ve bunun gibi filmleri daha çok seyrederek dersler çıkarmamız gerekiyor.
Bu aralar izlediğim en kaliteli filmlerden olan Mucize’yi şiddetle tavsiye ediyorum, ama boş zamanınızda değil, kendisi için ayırdığınız özel bir zamanda ailecek seyrediniz.