Modern şehir hayatının bize kaybettirdikleri üzerine bir düzine TV programı ve kitaplara rastlamışsınızdır. Bunu göz önünde bulundurarak stres ve kaygı terminolojisi üzerinde durup okuyucuyu çok sıkmadan ‘’anda kal’’ yöntemi ve felsefesi üzerine bir şeyler karalamak istiyorum.
Kendi günlük yaşantımızı uyku evresini çıkararak uzaktan izleyelim. Sürekli bir yerlere yetişme ve bir şeyleri yetiştirme derdindeyiz. “Bu, modern hayatın gereği” derler genelde. Çalıştığın iş veya okuduğun okul buna göre programlıdır. En basit şekilde bir bankta oturun ve çevredeki insanları izleyin sadece. Hepsini teker teker ele alın. Herkes bir koşuşturma içinde bir yerlere yetişme çabasında. Yürümek için yürüyen kaç kişi görebiliyorsunuz buna dikkat edin. Elini kolunu sallayarak yürüyen, kafasını gökyüzüne kaldıran, yanından geçtiği ağacın farkında olan kaç kişi fark ettiniz not edin zihninize. Bu kriterlere uyan 4-5 kişi bulursanız sevinin bence.
Anı yaşamakla ilgili bir felsefe var. ‘’Anda Kal Felsefesi’’. Yalnız dikkat edin carpe diem (anı yaşa) değil anda kal felsefesi. Carpe Diem’in gelecek ile nerdeyse hiç derdi yoktur. Anda Kal Felsefesinde ise “geleceğin de farkında ol ama şimdiyi kendine zehir etme”dir olay. Anda Kal Felsefesi temel olarak anlık yaşamak değil, anı yaşamak üzerine kurulu bir felsefedir.
Modern şehir insanının en kaygılı, en depresif, en programlanmış son 50 yılını yaşıyor olabiliriz. Artık kaygı ve endişelerimizden dolayı gün içinde yediğimiz yemeği bile hatırlayamayacak bir haldeyiz. Aylar sonra gerçekleşecek bir plan, program veya etkinliğin bile kaygısını şimdiden yaşamaya başlıyoruz. Bundan dolayı kaygılandığımız o plan, program, etkinlik zamanı gelinceye kadar ne gecemiz, ne sabahımız oluyor. Ne uyuduğunuz uykudan tat alabiliyoruz ne de yaptığımız kahvaltıdan. Ya aksilik olursa? Ya başaramazsam? Ya benim hakkımda kötü düşünürlerse? Ya hastalanırsam? gibi yüzlerce ‘’ya‘’ ile başlayan olumsuz senaryo.
İşte siz de böyle bir düşünce zindanında sıkışıp kaldıysanız Anda Kal Felsefesi size hiçbir antideprasının gösteremeyeceği bir iyileşme etkisi gösterecektir.
Anda Kal Felsefesi, anın farkında olmaktır. Örnek verelim sabah uyandın ve işe/okula gideceksin. Şehir insanı başlar düşünmeye. Acaba bugün yoğun olacak mı? Hangi yolu kullansam? Ne giysem? Ya da hangi otobüsü kullansam? Zihniniz bir yandan da olumsuz senaryolar kurmaya devam eder. Bunları düşünürken yaptığınız kahvaltıyı bile anlamazsınız. Çünkü beyniniz çoktan gelecek için endişelenmeye başlamış ve stres tepkileri üretmeye başlamıştır. İşe burada imdadınıza Anda Kal Yöntemi yetişiyor. Sadece ana odaklanın şimdi ne yapıyorsunuz? Bakın ne yapacaksınız demiyorum ne yapıyorsunuz diyorum. Yaptığınız kahvaltının farkına varmaya çalışın. Peynirin tadı nasıl? Domatesin tadı nasıl? Sadece anda kalmaya çalışın. Evinizden çıktığınız ana odaklanın. Yürümeye başlayın. Öncelikle bastığınız zeminin farkına varın. Gideceğiniz iş/okul güzergâhınızda bulunan her şeyi incelemeye çalışın. Bakmak için bakmayın. Yanından geçip gitmeyin. Fark edeceksiniz daha önce hiç görmediğiniz detaylar olduğunu. Belki de yıllardır bu güzergahı kullanıyorsunuz ama bu ayrıntıların farkına henüz varıyorsunuz. Durum çok vahim değil mi?
Modern insan beyni maalesef bu durumda. Monotonlaşmış durumda. Bir yere gitmek için evden çıkıyorsunuz ve tek düşünceniz hedefe varmak. Bu hedefe varmayı amaçlarken gözünüz başka bir şey görmüyor. Bunu uzun bir hayatı yaşamak için de düşünebilirsiniz. Güzel bir kariyerinizin ya da çok paranızın olması için, yani bir hedef için yıllarca çalışıyorsunuz ama o yolda bulunan hiçbir ayrıntıyı, güzelliği hatırlamıyorsunuz ve farında değilsiniz. Çünkü tek düşünceniz hedefe varmak. Yani güzel bir kariyerinizin veya çok paranızın olması… Bu yöntemi hayatı boyunca uygulamayı başarabilen insan modeli düşük stresli ve kaygısız bir hayatın tadına varmaya başlayabilecektir.
Bu dünyadaki maceralarının sonu geldiğinde ise içi rahat ve kendine “İyi ki yaşamışım be!” diyebilecek.
İnsan beyninin biyolojisinde sürekli olarak yapılan tekrar edilen davranışlar beyinde hangi devrelerle kontrol ediliyorsa o devreler zamanla kalınlaşıp güçlenir ve çalışmaları otomatikleşir. Bununla birlikte kullanılmayan davranış kalıplarına ait devreler ise zamanla ayrışır, dağılıp ortadan kalkar yahut bir hayli zayıflar. İşte bundan dolayı Anda Kal Yöntemini sık sık uygulamaya çalışmak beynin devrelerinde zamanla kalınlaşır ve bir otomatik pilot halini alır. Bu öğrenilmiş bir özellik olur. Tıpkı bisiklet sürebilmek gibi, otomatikleşir ve bu da bize 3 ay sonra gerçekleşecek bir plan için şimdi kaygılanmamızı ve o üç ayı kendimize zehir etmemizi engeller. Çünkü anda kalıyorsunuz ve yaşadığınız dakikanın farkındasınız. Beyninizin 3 ay sonrası için kötü senaryo kurmasını engelliyorsunuz çünkü onu şu anla meşgul ediyorsunuz.
Anda Kal Yöntemini gündeme almamdaki en büyük neden stres ve kaygının bugün bir çok rahatsızlığın temelini oluşturuyor olması. Bugün kalp krizi öldürmüyor maalesef. Strese bağlı kalp krizi öldürüyor. Mideniz durduk yere ülser oluşturmuyor, strese bağlı ülser oluşuyor. Stresiniz beslenmenizi, beslenmeniz sindirim sisteminizi, o da hayatınızı etkiliyor ve kalitesizleştiriyor. Stres ve kaygı boşa geçmiş ve hatırlayamadığınız günlerinize mal oluyor. Hatırlayamadığınız bir günü yaşamak ne kadar acı.
Burada dikkat edilmesini istediğim konu geleceği düşünmeden, düşüncesizce yaşamak değil kesinlikle. Tabi ki yaşanılabilir bir hayat için gelecek de şart fakat geleceği gelecekte bırakmak ve şu an için yapabileceğinizin en iyisini yapmak gelecek için en güzel yatırımdır. Şimdiyi düşünmek geleceğini çöpe atmak değil aksine gelecek için anı yaşayabilmektir.
Dün artık tarih oldu, yarın ise bir bilmece, bugün sana hediyedir bunun kıymetini bilmek gerekir.
- Alice Morse Earle