Türk askerlerinin Suriye kuvvetleri tarafından öldürülmesinden ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya’yı aralarındaki anlaşmaları yerine getirmemekle suçlamasının ardından son iki gün içinde meydana gelen gelişmelerin sadece Suriye’yi etkileyebileceği görülüyor ancak Libya’ya kadar uzayabilir.
Soçi kentinde iki taraf arasında imzalanan ve muhalefet güçleri ile rejim arasındaki ayrılık, herhangi bir askeri operasyon ve ateşkes durumunda İdlib’de silahsızlandırılmış bir bölgenin kurulmasını gerektiren Türk-Rus anlaşmasına tabi olmasına rağmen, Rusya zaman zaman bu anlaşmaları ihlal eden Suriye Rejim Güçlerini desteklemeye devam ediyor. Bunların sonuncusu, geçen pazartesi günü Türk askerlerinin ölümüne sebep olan bombalamanın yanı sıra, İdlib’teki Türk Gözlem noktalarının sık sık bombalanmasıydı.
Son gelişmelerde Türk Cumhurbaşkanlığından gelen kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus mevkidaşı Vladimir Putin’e Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejiminin Suriye’deki Türk ordusuna yönelik saldırılarının Türkiye ve Rusya’nın Suriye’ye barış uygulama çabalarına zarar verdiğini belirtti.
Moskova ve Ankara arasında, önceki anlaşmaları yerine getirmeme yönündeki karşılıklı suçlamalar arasında Türk ve Rus Cumhurbaşkanları arasında ‘Libya’daki durumu da ele alan’ bir telefon görüşmesi yapıldı.
STRATEJİK İLİŞKİLER
Ve kararın okunmasında, Libya’nın resmi Türk özel temsilcisi Emrullah İşler, aljazeera.net’e Türkiye ile Rusya arasında birçok konuda işbirliği olduğu için iki ülke arasındaki ilişkinin stratejik olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin arasındaki ilişkinin çok güçlü olduğunu ve buna bağlı olarak iki ülke arasındaki gerilimlerin şimdi Suriye’nin Kuzeyinde yer aldığını ve tarafların Astana süreci ve Soçi anlaşmasına döneceğini açıkladı.
İşler, “Suriye’deki Türk-Rus anlayışı tersine dönmeyecek çünkü iki ülke Ruslarla merkezileştiği çeşitli coğrafi bölgelerdeki tüm ortak ekonomik, politik ve askeri dosyalarda birbirlerine ihtiyaç duyuyor.” Sözlerini ekledi.
Türk özel temsilcisi Libya dosyasının Ankara ile Moskova arasındaki dosyaların bir parçası olduğunu, şuanda Suriye’de yaşanan gerginlikten uzak olduğunu ve özellikle Berlin konferansından sonra, Libya’da meydana gelen herhangi bir patlamaya tanık olmacağımızı açıkladı.
Geçtiğimiz ay Moskova, Uluslar arası kabul görmüş Ulusal Anlaşma Hükümetinden bir heyet, emekli General Halife Hafter güçlerinden bir heyet ve – Her biri ayrı ayrı- Türkiye ve Rusya dışişleri ve savunma bakanları ile bir araya gelerek Libya’daki çatışma tarafları arasında dolaylı görüşmeler yaptı.
Rus ve Türk cumhurbaşkanlarının anlaşmasından sonra, “Libya’da Siyasi çözüm yolunu ilerletecek her düzeyde yardım sağlamayı istiyoruz.” açıklaması geldi.
Kayseri’deki Erciyes Üniversitesinde gazetecilik ve uluslararası ilişkiler Öğretim Görevlisi Yasin Güventaş Rusya’nın – İdlib’teki askeri yükselişinin arkasından, Suriye rejimi askeri aracılığıyla- Türkiye’ye diğer dosyalarda, özellikle Libya dosyasında baskı kurmaya çalıştığına inanıyor.
ANLAŞMALAR VE DURUMLAR
Güventaş Moskova’nın Libya’daki konumunu güçlendirmek ve önceki anlaşmalarda elde edemediği kazançları elde etmek istediğini vurgularken, Ankara ve Moskova arasındaki veya Libya’daki vekilleri arasındaki herhangi bir askeri gerginliğin meydana gelmesinin imkânsız olduğunu düşünüyor/ reddediyor.
Ayrıca şunları da ekledi, “Müzakerelerin doğası siyasi ve diplomatik diyaloglar göz önüne alındığında – ister Libya ister Suriye’de olsun- iki halkın genel taleplerinin yanı sıra, Rusya çıkarlarını paralı askerlerle ve insanlığa karşı işlenen suçlarla dayatmaya çalışırken Türkiye, ahlaki, tarihsel ve politik olarak doğru tarafta durduğu için çok önemli ve temel bir fark var.”
Erciyes Üniversitesi Uluslararası ilişkiler Öğretim Görevlisine göre, aralarındaki büyük ekonomik anlaşmalar, Suriye’de garantör ülkeler olarak işbirliği ve Libya’daki anlaşmalara rağmen Rusya ve Türkiye arasındaki siyasi farklılıklar hala iki ülke arasındaki ilişkiyi hâkimiyeti altına alıyor.
Libya ile Türkiye arasındaki deniz sınırlarının çizilmesi ve aralarında güvenlik anlaşmasının imzalanmasından sonra, Moskova ve Ankara’daki yetkililerin ifadeleri aralarındaki durum kontrol altına alınmadan önce, o zamanki farklılıkların boyutunu yansıttığı için Türk-Rusların Libya dosyasına ilişkin anlaşmazlıklar ortaya çıktı.
Sonuncusu Ocak ayında olan İdlib’de ateşkes için yapılan daha sonraki anlaşmalara rağmen, rejim güçleri ve destekçileri bölgeye saldırı başlatarak 1800’den fazla sivili öldürdü. 17 Eylül 2018’den bu yana bir milyon üç yüz binden fazla kişi nispeten daha sakin alanlara veya Türkiye sınırına yakın yerlere yerleştirildi.
İdlib Valiliğine sığınan yaklaşık dört milyon sivilin dikkati, Türkiye’nin bölgedeki gerginliğini kontrol altına almak ve Suriye rejim güçlerinin onlara yönelik saldırılarını sona erdirmek için siyasi ve askeri hamlelerine yöneliyor.
ÇEVİRİ: Habibe İRGÜNEŞ