Ben tanıdığımda 60 yılını devirmişti Osman Emmi. Son 15 yılına da ben şahitlik ettim. Bir günahı işlemekten daha beter olan nedir biliyor musunuz? “O günaha şahitler tutmaktır.” Çünkü Allah affeder ama insanlar asla. Hele de nefsini temize çıkarmak isteyenlerce günahınız dillendirilir durur. Her dillendirildiğinde yeniden can bulur.
Osman Emmi’nin tüm hayatı küfür ve dayak arasında geçmiş. Çocukken kendisi de bolca küfür işitmiş ve üç öğün dayak yemiş, sonra kendi kurduğu yuvanın baş köşesine babasını yüreğinde taşır gibi küfür ve dayağı koymuş.
Kötü söz ve dayaktan zihni melekeleri sönmüş olan beli bükülmüş karısı ve çok dayaktan mıdır bilinmez akılları noksan iki oğullarıyla dram duruyordu karşımda.
Dürüst davranayım içimdeki canavar uyandı birden ve “böyleleri biyolojik israf, oksijen israfı. Ne kattın bu dünyaya Osman Emmi? Bunun gibileri kısırlaştırıp… Ahh içimdeki canavar sen de nasıl bir potansiyel var.
Osman Emmi gençlik yıllarında yurdum cemaatlerinden biriyle tanışmış, haftada bir kere mutlaka oraya gider vaaz dinlermiş. Kırk yılı aşkın süredir haftada bir gün camide cuma hutbesi dinlediğini düşünün. Haftada iki gün eğitim için güzel bir fırsat. Hayatında başka okula gitmemiş, kitap okumamış birisi için kırk yılı haftalarıyla çarpsak bile kaç gün Osman Emmi eğitimin kapısından girmiş, çıkmış. “Sen değişmek için çabaladın mı Osman Emmi?”
Hani hastasınızdır, doğru doktoru bir türlü bulamadığınız için derdiniz uzar gider ya. Bu düşünceyle bir yıllık hutbe konularını ufacık araştırıyorum. Büyük bölümü tam da cemaatin ihtiyacı olan konular diye düşünüp acı acı gülümsüyorum. Yazık size elinizdeki gücün farkında değil misiniz?
Cemaatlerin ise durumu ortada. Son katıldığım kına gecesi bir cemaat mensubunun kınasıydı. Hoca hanım karşısındaki kalabalık kadın gurubuna bir saati geçkin konuştu. Anlatacak ne çok şey vardı Kur-an’dan, hadislerden, peygamber efendimizin hayatından, daha iyi bir insan olmak için, daha iyi bir anne olmak için, daha güçlü sağlam bir yuva kurmak için. Ama seçtiği konular olsun, anlatma üslubu olsun, zaman israfıydı ve israf haramdı.
Ah yurdumun Osman amcaları, Fadime teyzeleri size benden tüyo. Ahirette bu görevini yerine getirmeyen güruhu şikayet etmeyi unutmayın. Herkes bu sürecin bir parçası.
Osman Emmi’yle karşılaşmıştım köyde bir gün. Bitkilerinin arasındaki otları temizliyor, onları suluyordu. Dedim ki “Osman Emmi ne de güzel ilgileniyorsun bitkilerinle, çok şanslılar.” Osman Emmi ”İlgilenmesen ürün verir mi gelin” dedi. “Haklısın ilgilenmesen ot bile dönüp bakmaz adamın yüzüne, dünyanın dengesi ilgi, alaka.”
Osman Emmi dedim “Çok sevdiğim bir yazar var. Adı Tolstoy ne demiş biliyor musun?” “Ne bileyim gelin okumadık ki biz.” “Zor değil dedim. Okumasan da bilirsin. İnsan sevgiyle yaşar demiş.”
Osman Emmi hayatının son yılında iki oğlunu dövdü, sonra karısını dövdü, karısı fiziksel olarak yediği son dayağı kaldıramadı. Uzun süre yataktan kalkamadı ve bu dünyadan ayrıldı. Osman Emmi bir gün ineğine çok kızdı ve onu dövdü. Karısının elli yıldır kaldırdığı dayağı inek kaldıramadı. Öyle güçlü çifteler attı ki Osman Emmi hastaneye kaldırıldı ve bu dâr-ı dünyadaki yolculuğunu tamamladı…