Bugün bu terimin içini çok mu boşalttık dersiniz, öğretmenlikten sadece akademik kariyer bekleyecek kadar. Öğretmen dediğimizde Milli Eğitim öğretmenleri hatıra gelir de belki hayatımıza iz bırakan niceler yanından bile geçmez.
Hepimizin öyle ya da böyle bir öğrenci-öğretmen ilişkisi olmuştur. Hatırlayınız zorunlu eğitim, ana-baba eğitimi, mahalle mektebi, yaz okulları… Dedim ya hepimizin mutlaka bir öğrenci-öğretmen ilişkisi olmuştur. Bugün bir anınızı paylaşır mısınız ya da unutamadığınız öğretmeniniz var mı desek akıbet olarak mutlaka bir sonuca varacağız ama vardığımız noktada kim var? Es geçtiğimiz bir husus, umarım zihnimize önce anne ve babamız geliyordur. Kategorik olarak hep aklımızda olabilirler lakin bir öğretmen saygısını çoktan hak etmediler mi ?
İlk adımınız, ilk konuşmalarınız, hayata hazırlanışınız, gelenek ve kültürün aktarılışı, ilk eğitim… O küçük dünyanıza ekilen ilk tohumlar…
Öğretmen iki dünyalıdır azizim. Burada tohum eker, ahirete hasat yetiştirir.
Aliya’nın tabiri ile ;
Gökyüzüne öğrenci olanın, yeryüzüne öğretmenliğidir, öğretmenlik.
El-Alim (Her şeyi mükemmel bilen) olan Allah’tan alıp ilmi, ilmin kaynağına saygı duyup, yine El-Rab (Terbiye edici) olan Allah’ın terbiye sanatı ve ıslah yöntemi ile ıslah ve terbiye edendir öğretmen.
İşte bu bağlamda öğretmenliği ele alınca aklıma ilk öğretmenlerim geldi.
Annem… Babam…
Bizlere ilmi veren, ilmi hazmedebilecek aklı bahşeden, öğreten, öğretmeyi öğreten Rab olan Allah’ım, seni öğrettiklerinle övüyoruz.
Selam ile…