Umut tükeniyor,
Her geçen gün daha fazla tüketiyorum bizi.
Kalemin mürekkebinden hüzünlü ayrılışına benzetiyorum bunu,
Ayrılık mecbur kavuşmak kaçınılmaz.
Her şeyin bir sebebinin bulunduğu şu dünyada,
Senden hasret oluşuma bir neden konduramıyorum.
Güldüğün her saniyeyi acı olarak kalbime kapatmak istiyorum.
Çünkü benim gülüşlerim eksik bir yerlerde,
Hiçbir yaratılmışın dolduramadığı bir eksiklik bu.
Bazen saatlerce can yakıyor ahvali.
Oluyormuş gibi olup olmamasına alışkınım,
Onsuzluğa hiç alışkın değilim.
Dününü unutan birine yarın nasıl anlatılır?
Hayallerinden vazgeçen birine nasıl hayalden bahsedilir?
Tekrar tekrar yaşamaya çalışmak o kadar zor ki.
Huzuru özlüyorum çoğunlukla, o kimsede bulamadığım
Bir sokak lambasının ışığını özler gibi
Keşke gerçek iki kuş olsaydık göklerde
Uçan kokulu anılarımız olsaydı
İki bulut olsaydık birbirine asla kavuşamayan
Martılar süzülseydi aramızdan
Ben kalem olsaydım bitince işe yaramayan,
Sen mürekkep olsaydın yaşama döndürseydin beni her öldüğümde.
Habibe İRGÜNEŞ
One thought on “Hüzünlü Ayrılış”