Artık yüzyıllar muhteşem değil. Sıkıldım dergilerde yazılan psikolojik argümanlardan. İsteseydin mutlu olabilirdik seninle; ama olmadı. Dünya kötü bir yer. Buradaki yer yine “alan” manasında. Bu alanın içerisinde sen de varsın. Sana ulaşmak istiyorum ve ben kiminle karşılaşacağımı bilmiyorum. Bir portakal suyu sunması lazım sevdiklerimizin bize. C vitamini önemli.
Ruhuma huzur verecek şeyi yakıştıramadım. Kanallarda beni geçiştirecek bir diziye de rastlayamadım. Şimdi bunlar ne alaka? Dünyanın kötülüğünden konu açılmıştı. Umursamamıştık. Sana yılbaşında sevgimden bahsetmiştim. Sen hiç oralı olmamıştın. Bunlar üzüntü veren konular.
Aklıma yaktığımız sigaraların ahı geliyor. Bir öpsen geçecek gibi. Öpüyorsun geçmiyor. “Gibi” anlamını kazanıyor. Zafer çığlıkları atılıyor. Bayraklar hududa dikiliyor. Kadehler kaldırılıyor. Kırmızı şaraplar. Tam bana ait olmayışlarının nedeni merak konusu uyandırıyor halkın dilinde. Sen yine oralı olmuyorsun. At içine sönsün sadece bardak tipi küllük sloganı. Savaşlar başladı. Rusya ile Ukrayna arasında çıkan savaşta ben sana yenildim. Çocukların oyun oynama saatindeyiz. Beni bu durumdan sen kurtarabilirsin. Oyna benimle. Parmağına takmadan.