Musa’dan biraz da bana ver Rabbim!
Bebekliğime değil fakat İmana kast ediyor Firavun
Her yanım umman
Boğulacağım, kesin.
Ne tutunacağım anne kokusu kaldı ne de nehrin sonunda Asiye umudu
Musa’dan biraz da bana ver Rabbim!
Tevbesiz bir tokat ile yere serildim
Maktul davalı
Katil, ki nadan
Kaçmak tek yol
Ardıma bıraktım
Yusuflar için hazırladığım yeni bir zindan
Ne rüya gören var, ne tarif ve ne de irfan
Musa’dan biraz da bana ver Rabbim!
Kuyu başında rastladım sürü sahiplerine
Ne yüzümde hayâ vardı ve ne ruhumda cesaret
Bekleyenleri de gördüm bekletenleri de
Ve biliyordum Şuayb’a giden yol buradan geçer
Musa’dan biraz da bana ver Rabbim!
Korkuyorum uzak dağlara bakmaya
Zifiri karanlıkta her ışık bir rahmet
Lakin korkarım ki, bana külfet
Yazık olacak Harun’a
Yazık olacak bendeyken
Yed-i Beyza ve Asa’ya
Musa’dan biraz da bana ver Rabbim!
Dilimde sadece Firavunlara dönük yumuşak sözler
Sihirbazlara da gerek kalmadı
Meydan okuma yok
Namazgah edinilesi evler yok
Bir sabah ansızın kaçmaya gerek yok
Musa’dan biraz da bana ver Rabbim!
Atam Ya’kub ve İbrahim böyle ummamışlardı
Bilselerdi ne Kenan diyarında kalırlardı
Ne de Mısır’a ayak basarlardı
Şimdi artık kör gönüllere kâr etmez apaydınlık bir el
Yeri ve göğü ikiye ayıracak bir asa lazım.