Sabah kalktım işe gidiyorum. Marketçi abiye teşekkür etmek için söze başladım:

– Abi Ankara’daydım ben, hanımı hastaneye götürmüşsün, Allah razı olsun.

– Ne demek kardeşim, komşuyuz biz, lafı olmaz.

Buraya kadar her şey güzel, normal. Sonrasında ise şu dünyada midemi bulandıran bir avuç huydan biri sabah sabah çıkıyor karşıma – yeniden:

– Sen de bizim işimizi görüyorsun. Her şey karşılıklı bu dünyada, öyle değil mi?

Bunu söyleyen kişi bir esnaf. Dürüst, erdemli esnaflara lafım yok ama bu bir ruh hali. Esnaf ruhu. Tuz ruhundan daha yakıcı, aşındırıcı. Her şeyin karşılıklı olması, politik münasebetlerde bir yere kadar anlaşılabilir -belki- ama insan ilişkilerinin bu temel üzerine inşa edilmesi en hafif tabirle tiksindirici. Halbuki inancımızda da kültürümüzde de muhtaç kişinin dinine, milliyetine, cinsine-cibilliyetine bakılmadığı gibi iyiliğine-kötülüğüne de bakılmaz. Muhtacın sadece ihtiyacı giderilir, yoksa yapılan şeyin adı iyilik değil, ticaret olur. Tıpkı bu abimizin yaptığı gibi. Ama yadırgamıyorum. Tüm medya araçlarında insan ilişkilerinin temeline bu düstur yerleştirilmiş vaziyette ve neslimiz de bu yayınlarla büyüyor onlarca yıldır.

Düğünlerde hediye olarak takılmış olması gereken altınların bile karşılığının haciz bildirileriyle alındığı bir topluma dönüştük. Yakın çevremde bile her türlü cemiyet takılarının çetelesi tutulup tek tek hesabı veriliyor-soruluyor. Aykut Enişte adında bir komedi filmi vardı. Filmin bir kaç yerinde şu soru soruluyor:” N’oldu bize?” Sahi ne oldu da böyle menfaatperest insanlar olduk? Ya da hep böyle miydik? En küçük iyiliğimizin dokunacağı insanlar için bile: “Bir gün halimi bile sormayan adamla işim olmaz” tarzında düşüncelere ve konuşmalara başlıyoruz. Biz bu değiliz, bu isek bile bu olmamalıyız, kimse olmamalı. Bu durum hayvanlarda yaygın ama insan türünün ayırt edici bir özelliği değil kesinlikle.

Hani elden bir şey gelmeyince sık sık kullandığımız bir dilek cümlesi var, onunla bitireyim: Hayırlısı olsun…

“Onların yaptığı hiçbir iyilik karşılıksız bırakılmayacaktır: Çünkü Allah, Kendisine karşı sorumluluklarının bilincinde olanları iyi bilir.” Âl-i İmran: 115

Yazmak iyi geliyor. Müziğe ve şiire ilgim var. İşim dışında herhangi bir alanda uzmanlığım yoktur. Yazılarım sadece birer yorum, çok da anlam yüklemeyiniz. Aslen Erzurum, doğma büyüme Ankaralıyım. Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunuyum. Şimdi Bursa'dayım. Geçinmek için memur olarak çalışıyorum. Evli ve bir oğul babasıyım. Hayattaki tek amacım insan kalabilmek. Kişisel gelişimciler kızmasın, somut bir amacım, hayalim ya da beklentim yok bu hayatta. Burası gurbet, neyi isteyip de elde etsek uçup gidiyor burada.

One thought on “Karşı-lık

  • 1 Aralık 2020 tarihinde, saat 12:26
    Permalink

    Dünyayı yorumlama biçiminiz çok ilginç ve güzel

    Yanıtla

Yorum yap