Bugün 18 Mart 1915 tarihinde gerçekleşen Çanakkale Zaferi’nin 106. yılını gururla kutluyoruz…
2021 Türkiyesi’nden 1915 yılına bakmak ve o zamanın ruhunu kavramak pek de kolay değil…
Ama bugünü anlayabilmek ve geleceği inşa edebilmek için de bu gerekli…
I. Dünya Savaşı içinde bir savaş Çanakkale…
Ama Türk tarihinin değil bütün dünya tarihinin akışını etkileyecek derecede önemli bir savaş…
İngiltere ve Fransa gibi dönemin en güçlü ülkeleri müttefikleri Rusya’ya yardım götürmek ve Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak için tüm güçleriyle yüklenirler Çanakkale’ye…
Çanakkale düşerse, İstanbul düşecek ve I. Dünya Savaşı kısa sürede bitecektir.
Ama Osmanlı askeri Çanakkale’de çok zor koşullarda, bir ölüm-kalım savaşı verir ve başarılı olur.
Böylece Çarlık Rusya’sı yardımsız kalarak çöker ve savaş da uzar.
Ülkemiz ve dünya adına barış dolu günler inşa etmek isteyen bizler için burada asıl vurgulanması gereken nokta bu başarının bir bağımsızlık, bir direniş ve bir boyun eğmeme mücadelesi olduğudur.
Yani Çanakkale sadece askeri bir başarı değildir. Burada Milli Mücadele’nin ateşi yakılmış ve Avrupa’nın sömürgeci zihniyetine güçlü bir tokat atılmıştır.
Bütün bunlar aklımızda ve kalbimizde hep durmalıdır.
Çanakkale’de elde edilen bu başarı elbette topyekün olarak bir milletin ve devletin başarısıdır. Bundan şüphe yok…
Ancak aynı zamanda bu direnişte tek tek bireylerin mücadelesi de söz konusudur.
Bu bireylerin kimisi Türk, kimisi Kürt, kimisi Arap, kimisi Ermeni, Rum ya da Yahudi…
Bize düşen bu kahraman insanların hayatlarıyla empati kurabilmek dahası onları anlayabilmek.
Ne hissettiler…
Ne düşündüler…
Biliyorum, başta dediğim gibi 2021 Türkiyesi’nden bunu tam olarak idrak etmek güç olabilir.
Ama bu güçlük çok büyük ölçüde bizim kalıp yargılarımızdan kaynaklanmakta..
Çünkü Çanakkale’yi ve geçmişimizdeki diğer olayları tarihi bağlamından kopararak belli kalıp yargılara hapsetmek orada canı pahasına direnen insanları anlamamak olacaktır.
O nedenle Çanakkale’nin farklı anlamlarına ulaşabilmeliyiz… İşte o zaman Çanakkale belleğimizde ve kalbimizde gerçek yerini bulacaktır.
Şurası bir gerçek…
Onlar canlarını vererek bize bir vatan bıraktılar.
Onlar bizim onurumuzu Çanakkale’de korudular.
Biz de bugün onlardan aldığımız güçle ülkemizi, çevreyi ve insanlığı aynı kararlılıkla korumalıyız.
Ama burada unutmamamız gereken nokta vatanı korumak demek sadece sınırlarını korumak demek değildir.
Vatanı korumak demek aynı zamanda onun üstündeki insanlarını, kadınlarını, tarihi eserlerini, barışını ve huzurunu korumak demektir.
Bizler için kavgaya tutuşanları, istikbalimiz için istiklal mücadelesi verenleri, savaştan barış çıkartanları, Cumhuriyetimize önsöz yazanları unutmadan bu topraklarda yaşayarak…
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatan söz konusu olduğunda gözünü kırpmadan kocasını, oğlunu cepheye gönderen kadınlarımıza ve tüm şehit ve gazilerimize en derin saygı ve minnetle…
Yazar: Ömer Faruk Yozkatlı